Atak Logo

Atak Menü

HOLLANDA SEÇİMLERİ: Faşizmin İstikrarlı Yükselişi ve Böl-Yönet Gerçeği (Ahmet Daşkapan)

30 Ekim 2025, 22:10 | Yazar: Ahmet Daşkapan | Kategori: Dünya
HOLLANDA SEÇİMLERİ: Faşizmin İstikrarlı Yükselişi ve Böl-Yönet Gerçeği (Ahmet Daşkapan)

 

Batı dünyası yeni bir tarihsel eşiğe ilerliyor: sermaye krizinin üzerini örten kimlik siyaseti, ırkçı-faşizan hareketlere toplumsal meşruiyet kazandırıyor.

 

İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemi anımsatan bir siyasal atmosfer Batı Avrupa’da yeniden şekilleniyor. Hollanda seçimleri, bu eğilimin keskin bir yansıması oldu. Aşırı sağ güçlerin toplumsal desteğini koruması ve hatta artırması, sadece bir “seçim sonucu” değil; sermaye düzeninin krizini otoriter yöntemlerle aşma çabasının göstergesidir. Kimlikler üzerinden bölünmüş bir toplumda faşizmin yeniden üretilmesi, artık tesadüf değil, planlı bir politik sonuçtur.

 

Hollanda’da yapılan seçimlerin geçici sonuçları, aşırı sağın seçmen gücünü korumakla kalmayıp, güçlenerek çıktığını gösteriyor. PVV (26), FvD (7), JA21 (9) ve BBB (4) olmak üzere toplam 46 sandalye, aşırı sağ blokta toplanmış durumda. Bu sayı, bir önceki seçimdeki 44 sandalyeye göre artış anlamına geliyor.

 

Bu tablo, demokrasi, insan hakları ve toplumsal barış açısından tehlikeli bir göstergedir. Göçmen, siyah, Müslüman ve emekçi düşmanlığı üzerine kurulu ırkçı-faşizan kitle, sandıkta siyasi iradesini istikrarlı bir biçimde göstermeye devam etmektedir.

 

Aşırı sağ, Batı dünyasında istikrar kazanıyor

 

Hollanda örneği, aslında Batı dünyasında genel bir eğilimin parçasıdır. ABD dâhil olmak üzere birçok Batı ülkesinde aşırı milliyetçi, beyaz üstünlükçü ve faşizan hareketler hızlı adımlarla iktidara yürümektedir.

 

Bugünkü momentum, İkinci Dünya Savaşı öncesi Avrupa’sının siyasi atmosferiyle tehlikeli benzerlikler göstermektedir. Batılı olmayan halklara karşı üstünlük duygusu üzerine kurulu bu ideoloji, ırkçı-faşist sağın temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Hollanda’nın yakın geleceğinde aşırı milliyetçi-faşizan sağın iktidara gelme tehlikesi artık açık bir olasılıktır.

 

Bu durum, mevcut düzenin kendi meşruiyet krizinin bir sonucudur. Ekonomik ve toplumsal yapıda yaşanan çöküş anlarında egemen sınıfın “rıza üretme” kapasitesi zayıflar. Halk, belirsizlik ve korku içinde otoriter figürlere yönelir. Bu da faşizmin tarihsel olarak beslendiği zemindir: düzenin krizini çözmek için otoriteye teslimiyet.

 

Sömürgeci zihniyet ve böl–yönet politikası

 

Hollanda gerçeği, dünya gerçeğinden farklı değildir. Halkın yüzde biri tüm üretim araçlarına sahipken, yüzde 99 emeğini satarak geçimini sağlamaktadır. Bu adaletsiz düzen, tarih boyunca “böl ve yönet” politikasıyla korunmuştur.

 

Sömürgecilik döneminden bu yana Hollanda egemenleri, siyah ve beyaz işçilerin ortak mücadelesini kırmak için beyaz işçilere sınırlı imtiyazlar tanımış, onlara psikolojik bir “üstün beyaz ırk” kimliği kazandırmıştır. Bu sayede işçi sınıfının birliği engellenmiş, sömürü sistemi sürdürülmüştür.

 

Bugün de aynı yöntem, göçmen toplumları kimlikler üzerinden bölerek devam ettirilmektedir. Göçmen işçiler din, mezhep, etnik köken veya kültürel kimlik temelinde ayrıştırılmakta; ortak emek mücadelesi yerine kimlik temelli parçalanmış bir siyaset öne çıkarılmaktadır.

 

Buradaki temel mekanizma şudur: sermaye sınıfı, işçilerin sınıf kimliği yerine etnik ya da dini kimliklerini öne çıkararak toplumsal bilinci dağıtır. İnsanların kendilerini sömürüye maruz kalan emekçiler olarak değil, belli kimliklerin temsilcisi olarak görmesi sağlanır. Böylece egemen düzen, kendi karşıtını doğmadan boğar. Bu, modern ideolojik tahakkümün en etkili biçimidir.

 

Kimlik siyasetinin çıkmazı

 

Hollanda’daki kimlik temelli siyaset, bu bölünmenin güncel yansımasıdır. Kimi göçmenler İslami referanslarla Denk’e oy verirken, kimi Kürt seçmenler Dilan Yeşilgöz’ü yalnızca etnik kimliği üzerinden desteklemiştir. Buna karşılık, birçok beyaz işçi de ya aşırı milliyetçi sağa ya da neoliberal VVD’ye yönelmektedir.

 

Oysa VVD, özü itibarıyla emek düşmanı bir partidir. Sahte “özgürlük” söylemleriyle sermaye düzenini, militarizmi ve sömürgeci politikaları sadakatle sürdürmektedir. Dilan Yeşilgöz de bu düzenin sadık bir uygulayıcısından başka bir şey değildir.

 

Kimlikler üzerinden şekillenen bu parçalı siyaset, sistemin en çok arzuladığı şeydir. Çünkü kimlik siyaseti, emperyal gerçeği, savaş politikalarını ve emek-sermaye çelişkisini görünmez kılar. Böylece, toplumsal dönüşüm potansiyeli olan devrimci bilinç yerine apolitik bir kimlik bilinci geçirilir.

 

Kimliklerin siyasallaştırılması, toplumun yapısal eşitsizliklerle yüzleşmesini engeller. İnsanlar, kendilerini baskı altına alan ekonomik sistem yerine birbirlerini hedef alır. Bu durum, sistemin krizini çözmez, sadece krizi kalıcı hale getirir. Böylece, sermaye sınıfı sömürüsünü derinleştirirken, toplum da kendi iç çatışmalarıyla meşgul edilir.

 

Faşizme karşı birleşik mücadele zorunluluğu

 

Faşizmin en ustaca kullandığı yöntem, “böl ve yönet”tir. Emekçileri etnik, dini, mezhepsel veya kültürel kimlikler üzerinden birbirine düşman ederek sınıfsal birliğin önüne geçer.

 

Bu nedenle, Hollanda’da da –tıpkı dünya genelinde olduğu gibi– faşizme karşı mücadelenin başarısı, demokratik, evrensel ve sınıfsal bir dayanışma hattının kurulmasına bağlıdır.

 

Faşizm, aslında sermaye düzeninin kriz dönemlerinde başvurduğu olağanüstü bir yönetim biçimidir. Kapitalizmin çelişkileri derinleştiğinde, düzen kendini korumak için otoriterleşir. Bu nedenle faşizme karşı gerçek mücadele, sadece “demokrasi” söylemiyle değil, sistemin ekonomik temellerine yönelen bir sınıf mücadelesiyle mümkündür.

 

Bugün görünen tablo açık: Batı toplumlarında faşizmin ayak sesleri her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Buna karşı tek çözüm, kimliklerin ötesinde birleşik bir emek mücadelesidir.

 

Hollanda’daki işçi sınıfı, beyazı ve siyahıyla, göçmeni ve yerlisiyle aynı sınıfsal zincirle bağlanmıştır. Kurtuluş, bu zinciri birlikte kırmaktan geçmektedir. Çünkü insanı ezen zincir, kimliğinden değil, sömürülen emek oluşundan kaynaklanmaktadır.

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!