Sarp Kuray
27 Kasım 2023, 16:43 | Dünya
YAKIN TARİHİMİZİN KISA BİR DEĞERLENDİRİLMESI (Sarp KURAY)

Emperyalizmin güdümündeki egemen güçler ülkemizde tarihin her döneminde gerçekleşen bütün ileri hamlelerin özgürlük ve akılcılık alanındaki kazanımlarını boğmaya çalışmışlardır. Tarihimizde yaşanılan gericilik dönemlerinin ortak kaderi budur.
Yakın tarihimizde, 27 Mayıs politik devrimi sonrasında yaşanılan toplumsal uyanış dalgası da aynı biçimde, 12 Mart 1971 faşist darbesi ile durdurulmaya çalışılmış ve günümüze kadar tırmanan gericilik döneminin köşe taşları döşenmeye başlanmıştır. Ancak 12 Mart darbesi o günün toplumsal koşulları içinde toplum üzerindeki tahakkümünü tam olarak sağlayamadığı için, atılan bu gerici adım, on yıl sonra 12 Eylül 1980 faşist darbesi ile tamamlanacak ve AKP iktidarı ile noktalanan sürecin önü tam olarak açılacaktır.
Ülkemizde tepeden dayatılan bu son gericilik dönemi, Cumhuriyet ve aydınlanma birikimlerini önce küllendirip sonra da adım adım tasfiyeye yönelmiştir. Yine bu süreçte bütün kamu kaynakları yağma edilerek, uygulanan ekonomik politikalarla geniş halk yığınları yoksul ve perişan bir duruma mahkûm edilerek, insanlık unutulmuştur.
Bir toplumda ne sosyal yönler ve ne de sosyal güçler şu veya bu kişinin veya partinin buyrultusu ile doğmazlar. Tam tersine, bütün kişileri ve partileri o sosyal yönelişler ve güçler ister istemez beraberinde alıp sürükler. Bu tarihi momentte asıl mesele, bu akışla birlikte sürüklenen insanların bilinçli bir biçimde bu akışa uyup uymayacağı üzerinde toplanır. Gidişata ayak uydurmayanlar ne kadar süslü laflar ve çıkışlar yaparlarsa yapsınlar, sonunda bu akış içinde kaybolup giderler. Ayak uyduranlar ise, sonunda mutlaka başarıya ulaşırlar.
Tarihi akışa uygun davranılmadığı ve evrim kanunlarına uyum sağlanmadığı takdirde, ekonomik ve politik krizler ve aile hayatlarına kadar inen sosyal ve ruhsal çöküntüler önce iktidarları uyarırlar, ters gidiş devam edip uyum sağlanmazsa toplumsal zenginlikler ve mutluluklar yitirilir.
Bugün ülkemizin içinde debelendiği yalan dünyası bu koşulların ürünüdür. Ancak tarihsel determinizmin doğa ve toplum üzerindeki sahipliği ve onları yönlendirişi bir an bile durmaz. Bu açıdan tarihin akışına ters düşmüş bir siyasal İslam projesinin ülkemizde kalıcı olabilmesinin olanağı yoktur.
Türkiye halkı yüzyıllardır bağımsız egemenlik ruhu ile yoğrulmuş, imparatorluğun dört bir tarafında elde silah ülke bütünlüğünü korumak için savaşmaya alışmış bir topluluktur.
Siyasal iktidarlar arada sırada dış destekli maceraperestlerin eline geçmiş olsa bile, önüne geçen tarihin akışına uyum sağlayan bilinçli toplum önderlerinin arkasında sıralanarak bu yıkımları atlatmayı başarmış büyük bir tecrübeye sahiptir.
Son büyük toplanma konağı olan Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet devrimimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Kuvayı Milliyetçilik seferberliği ile başarılmıştır.
Mustafa Kemal Paşa zaferden sonra bağımsızlık ve Cumhuriyet gibi siyasi ilkeleri gerçekleştirip, bu birikimi gençliğe emanet etmiştir.
Silahlı ve aydın gençliğimiz yakın tarihimizde bu kutsal emanetin yalnız devamı değil, gelişmesi ve bütünleşmesi için de büyük kayıplar vererek ve bedeller ödeyerek mücadele vermiştir. Bu mücadele süreci, bugün de tutunabileceğimiz çok değerli birikim kanalı oluşturmuştur.
20 yıllık AKP iktidarının ülkemizin tarihi akışına ters düşen politikaları, yalnızca ekonomik hayatımızı değil, genel olarak sosyal ilişkilerde, kültürde, ahlakta, gelenekte ve hatta ibadette derin bir ayrışmayı ve kutuplaşmayı beraberinde getirmiştir.
Bu ters gidiş özellikle de AKP iktidarının “atı alan Üsküdar’ı geçti…” manevrasıyla başlattığı dönemde, kendi yandaşları dışında bütün toplum kesimlerine uyguladıkları baskı, şiddet ve tahakkümü daha da derinleştirmiştir.
Toplumun ağır baskı altına alındığı, en küçük itirazın bile polis şiddetiyle bastırılmaya çalıştığı ve geniş halk yığınlarının “işsizlik- pahalılık-yoksulluk” rezil çemberine mahkûm edildiği günümüz koşullarında, yavaş yavaş ilerleyen birikim süreci güçlenmeye başlamıştır.
14/28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet güçlerinin yenilgiye uğramasına karşın toplumdaki birikim her geçen gün daha da güçlenerek devam etmektedir.
Toplumdaki giderek güçlenen yönelişin muhalefet güçlerine yüklediği tarihsel görev; SOSYAL ve MİLLİ’dir.
Uzun mücadele yıllarımız bir gerçekliği açıkça önümüze koymuştur:
Bu dönemlerde tarihin akışına uyum sağlayan ve kendini ülkesine adayan insanlar çoğalmadıkça başarıya ulaşmanın olanağı yoktur. Tabi ki yalnızca kendisini ülkesine adayan insanların çoğalması tarihsel akışı değiştirmez. Bunun yanında kendini adayarak çalışanların bir uyum programında birleşmeleri ve sentez olmaları gerekir.
Yeni yayın hayatınızın mücadele sürecimize katkı yapacağı inancıyla selam ve sevgilerimi sunarım.
26/11/2023
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
