Atak Logo

Atak Menü

Meral Dersim

Meral Dersim

07 Haziran 2025, 12:04 | Ortadoğu

SEVR VE LOZAN TARTIŞMALARI (Meral Dersim)

SEVR VE LOZAN TARTIŞMALARI (Meral Dersim)

Üstte Sevr Antlaşması ile oluşan harita, altta Lozan Antlaşması ile oluşan harita

 

Celal Şengör’ün “Lozan’la biz kul olmaktan çıktık” (15 Mayıs 2025) şeklindeki konuşmasıyla karşılaşınca aklıma onun şahsında Sevr’i yeren Lozan’ı yücelten ulusalcılar ile İslamcıların ortak kaygıları geldi. Bunların esas durumları emperyalizme kul, yerel halklara efendi olmaları durumudur. Lozan – Sevr tartışmaları, PKK’nin kendini fesih etme kararı aldığı 12. Kongre kararlarında 1924 Anayasası ve Lozan Antlaşmasına atıfla Kürt ulusunun inkar edildiğine dair yaptığı atıfla birlikte yükselmeye başlamıştı. Celal Şengör’ün yukarıda alıntıladığım cümlesi de bu tartışma kapsamında sarf edilmişti.

 

AKP, hükümet olarak eğitim müfredatında sık sık değişiklikler yapar. Böylesi zamanlarda ulusalcılar “Atatürk müfredattan çıkarılıyor” diye yaygara koparır. Halbuki ulusalcıların abarttıkları gibi müfredattan eksiltme yoktur. Yani AKP, Nutuk’tan derse dönüşmüş Kurtuluş Savaşı hikayesini hiç bozmadan, dönüştürmeden 23 yıldır uyguluyor. CHP ve benzerleri AKP ile aynı pozisyonda görünmek, AKP de CHP ile aynı pozisyonda görünmek istemez. Söz gelimi ikisi de Kürt ve Alevileri dışlar ama bunu profesyonelce yapar; biri laiklik tehdit altında vurgusuyla Alevileri, diğeri Osmanlıcılık, İslamcılık diyerek Kürtleri yedekleyip sistemi ortak bir şekilde koruma altına alır. Yani ikisi olmadan sistem korunamaz, çünkü dışlanmış etnik ve dini kimlikler ikisini zorunlu kılıyor. Söz gelimi iki gelenekten biri Çorum’u, Sivas’ı yakar, öteki İzmir’de, Hatay’da, Mersin’de zulümden kaçmış Alevileri “kucaklar” gibi görünür. Ayrıştıkları yerleri gözümüze o kadar çok sokmalarının nedeni, iki keskin görünen kutba gerçekten ihtiyaç duymaları ve ortaklaştıkları yerler konusunda gözümüzü kör etme zorunluluklarıdır.

 

Sistemin güvenliği için iki tarafın varlığı gereklidir.

 

Lozan’la Sevr’e dönersek; İkisi arasında aradan geçen süre 3 yıl. Bu üç yılda Türk ordusunun toplam kaybı 9000’i geçmiyor. Yani bize 9000 insanın ölümü ile yedi düvele karşı (ki bunlar İngilizler ve Fransızlar) yenildiği safsatasını sunuyor Türk tarihçisi ve tarihi tahrif eden kurumları.

 

Her iki antlaşmaya da konu olan yerlere bakalım;

 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu (Kürtler Ermeniler)

Irak (Araplar-Kürtler)

Suriye (Araplar Kürtler)

Suudi Arabistan (Araplar)

Ege (Rumlar -Türkler)

 

Burada Ege’yi hariç tutarsak Türklerin söz sahibi olmasını gerektirecek anlamlı bir çoğunluğun olduğu bir yer dahi yok.

 

Lozan’ın Sevr’den en mühim farkı Rum, Kürt ve Ermeni topraklarının üzerinde Türk egemenliğinin sağlanmasıdır. Suriye, Irak, Arabistan maddelerinde Lozan’da da Sevr’de de değişiklik yoktur. Ek olarak Lozan’da tüm Rumların kapı dışarı edilmesi ve mülklerine el konulmasını da söyleyelim de laikliklerine vurgu olsun.

 

Ben İslamcıların ve ulusalcıların ayrıştıkları yerler olduğu kadar birleştikleri yerle de ilgiliyim, çünkü birleştikleri noktalarda devlet, ayrıştıkları yerde birbirine karşı hükümetler. Bu durumda biz hükümet olarak değil devlet olarak bakmak durumundayız.

 

Lozan yerel halklar için tam işgal iken Sevr ise kısmi işgal halidir. Milli kurtuluş savaşı yoktur, milli kurtuluş yalanı vardır derler. Yeryüzünde hiçbir millet üç beş bin ölümle emperyalizme karşı bağımsızlık elde edememiştir.

 

İngilizler 1. Paylaşım savaşında, Hitler 2.Paylaşım savaşında tenezzül edip bunların çoğunluk olduğu toprakları işgal dahi etmemiştir… Ne yapacak bunların Yozgat’ını Tokat’ını? O yüzden de ne Sevr’den kurtulmak dedikleri şey ne de Lozan dedikleri zafer kendilerine aittir. Ortada işgal edilmeye tenezzül edilmemiş toprakları olup ancak ve ancak dönemin emperyalist devletlerinin Ortadoğu işgalini pekiştirirlerken Ruslara karşı tampon olarak kullandıkları ve itaat ederek kullanılma bedelini aldıkları antlaşmaları vardır.

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!