Rıza Aydın
21 Mayıs 2025, 15:09 | Kültür - Sanat
ÖLÇÜ (Rıza Aydın)
Abdülbaki Gölpınarlı, İslam Ansiklopedisi’nin “Kızılbaşlı” maddesinde, “Aleviler ölçüde tartıda hassastırlar, terazinin bile hata yapacağına inandıkları için, terazi ile yapılan malların ticaretini yapmazlar, onlar için, ‘terazi tutamaz derler” diye bu ölçü – tartı işine vurgu yapar.
Peki insan davranışında, insanların birbirleri ile ilişkilerinde gözetilecek temel ölçü nedir? Biz neyi ölçü almalıyız, neyi ölçü alırız?
Burada iki şey öne çıkar, birincisi gönül kırmamaktır. Alevi edebiyatının temelini atan Yunus Emre’nin deyişlerine (şiirlerine) bakın, öz olarak söylediği ne derseniz, gönle girmeye çalışıp, gönül kırmamaya özen göstermektir, diyebiliriz. Yunus, “çalış, kazan, ye, yedir / Bir gönül ele geçir / Bin Kabe’den yeğrektir / Bir gönül kazanması” der.

Alevilere gönül eri deniyor olması bundan dolayıdır; Alevi gönül yapmaya, gönle mihman olup, gönül kazanmaya çalışır. Hacı Bektaş Çelebizadelerinden Katibi “sanma kar edersin gönüller yıkma” der.
Davranışta ikinci ölçü; yaptığınız her işi, her davranışı, söylediğiniz her sözü halkın hoşuna gitsin diye değil de, Hakk’ın hoşuna gitsin diye, sana yakışacak olanı yapmaktır. Yaptığın her işi, söylediğin her sözü, her şeyden evvel Hakk beğenecek Hakk!
Yani kapınıza gelen konuğa, kapınıza gelen dilenciye öyle davranıp, taltif edeceksiniz ki, Hakk diyecek ki “öf be”, “bu canım da bu canıma ne güzel davrandı!”. Kapına kim gelirse gelsin, “mihman âlidir” diyeceksin.
Mesela bir iş yapıyorsunuz, yapmakta olduğunuz iş, hiç de önemli bir iş değil, mesela tavuklara kümes yapıyorsunuz. Zavallı tavukların da ağzı yok, dili yok, nereye koysan reddetmiyorlar, o yaptığın işi gören de, “adamın yaptığı işe bak ya” diye seni kınamayacak ama sen yine de yaptığın her işi Hakk’ın hoşuna gidecek şekilde yapacaksın.
Diyelim ki sen her davranışını Hakk’ın hoşuna gidecek şekilde davrandın, bilerek, isteyerek taammüden hiçbir hata yapmadın, gönlünü kırmadın ama yine de sevdiğin kadın seni sevmez oldu, eşin senden ayrılmak istiyor. Engels’in gözü kör olmasın ama onun dediği gibi, aşkın ne kadar süreceği belli olmuyor, sevdiğin seni sevmez oluyor, evlilik aşka dayanmalı, aşk bitince de evlilik bitmeli diye yıllarca bunu savunup, buna inanıyorsun. Hem de bunun ufak bir iş olmadığını hissede hissede, Nazım’ın, “sevdiğin kadın seni sevmez olur/ ufak iş deme/ yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir/içerdeki adama” sözlerini gönlünden hissede hissede sen sana yakışanı yapacaksın. Hakk bunları görüp, sana bu can ne güzel davranıyor diyecek. Eve davet edeceksin avukat arkadaşını, “ne yazık ki durum bu, gereken işlemleri hazırla, ilk celsede boşanalım” diyeceksin. …
Belki üçüncü bir şıkta şu söylenebilir; annem “insan kendine yakışanı yapmalı, kendine yakışanı giymeli” derdi. Giydiğiniz elbise gibi davranışlarınız da size yakışmalı, size yakışmayan, yakışmayacak olan hiçbir şeye yakın olmamalısınız . Alevilik işte böyle bir deryada gezen gemidir. Bu sosyal hayatın içinde olup, bunu doya doya yaşayamazsanız, bu denizde bu geminin nereye gideceği belli olmaz.

İnsan hayatının tümü bir bütündür. İş yerinde yalan söyleyen, evde de söyler; arkadaşını, Partisi’ni aldatan eşini de aldatır, çünkü bunlar bir kişilik halidir, kişinin huyudur. Adam olan adam, yalana perhizli olmalıdır; hiç kimse sizin yalan söyleyebileceğinize ihtimal vermemelidir; söylüyorsanız doğru söyleyip, doğruyu söyleyemiyorsanız susuyor olmalısınız, bizim poliste konuşmayıp, işkence görmemizin nedeni de budur.
Zeybekler, güzel bir ölçü koymuşlar: “yiğit kime denir? -Sözünde durana” diyorlar; sizden yalan çıkmamalı, özü sözü bir, sözüne güvenilen kişi olmalısınız. İnsan, öz olarak, buna uygun yaşıyorsa, savundukları onunla özleş hale gelir, hayatının yirmi dört saatinin yirmi dördünde de buna uygun yaşar.
Savunduklarınız, idealleriniz, yaptığınız bir iş, bir meslek değil sizin hayat tarzınız haline gelir, hayatınızın 24 saatinde de öyle yaşamış olursunuz; biz buna eskiden hayatının 24 saatinin yirmi dördünde de devrimci olmak, böyle yaşamak derdik.
Bu konuda yıllar önce, “Eğlencenin politikliği” diye bir yazı yazmıştım, şimdi son cümleyi yazınca orada yazdıklarım aklıma geldi.
Aşk ile
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
