Fikri Günay
12 Ağustos 2025, 16:59 | Ülke
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU NİÇİN KURULDU? (Fikri Günay)
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, toplumsal, sosyal ve siyasal gündeminin değişim ivmesine yetişmek gerçekten de her geçen gün zorlaşıyor.
21. yüzyılının birinci çeyreğini bitirirken, kuruluşundan beri yönetenlerin “oh be” deyip rahat bir uyku uyuyamadıkları bilinmese, son 23 yıldır yönetenlere gerçekten de “mağdur” demek yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Çünkü devlet denilen sınıf örgütüne sahip olan her ülke yönetimi kesinlikle “mağdur” değildir, olamaz da.
Osmanlı İmparatorluğu’nun doğal olarak dağılmasından ve dünya kapitalist sisteminin geri dönülmez bir krize girmesinin de hazırladığı ortamda, tartışmalı da olsa, ilk “halk savaşı” deneyimi olan, Ulusal Kurtuluş Savaşı ile önce devlet kurup, sonra ulusunu oluşturan ve günümüz Ortadoğu sorununda, “ulus-devlet” olarak yerini alan T. C. Devleti, bu güne değin görülmemiş bir bulanımdan çıkışı bir türlü bulamıyor.
Bilhassa son yapılan yerel seçimden beri ilk kez ikinci sıraya düşen AKP, 19 Mart 2024’ten beri, 2015 seçimlerinde de birinci parti olmasına karşın tek başına iktidar çoğunluğunu kaybetme nedenini; bugünlerde, yeni barış sürecini “DEM Parti ile yürütmeye karar verdik” diyen Erdoğan, bu partinin ardılı olan DTP’yi, ele geçirdiği devletin militarist gücünü kullanarak, iki ay sonra yaptığı erken seçimle tekrar salt çoğunluğu sağlayıp yoluna devam etmişti.
O zaman başbakan olan Erdoğan, kendileri dışında hiç kimsenin savunamadığı tek parti sistemini, en çok ve en ağır sözlerle eleştiren MHP’nin desteği ile AKP’den ayrılan Babacan ve Davutoğlu’nun, AKP’de açtığı deliği kapatarak bu güne değin gemisini yüzdürdü.
Ama artık sular çekildi ve gemi karaya bir daha kıpırdayamayacak duruma gelmiş veya gelmek üzere oturmuş durumda.
2015’te olduğu gibi gene saldırıyor ama bu sefer kullandığı araç başka. Herkes biliyor diye pek yazmak istemiyorum ama nedenini yazmak zorundayım.
Hem de büyük harflerle; KÜRTLER değil bu kez engel, kendilerini kurucu olarak kabul ettiği ve egemen ulusu temsil eden, ağırlıklı olarak en az iktidardakiler kadar MİLLİYETÇİ olan CHP bu seferki hedef.
İşte, bir türlü erken seçime razı olmayan Cumhur İttifakı, görünüşte kendi kararları gibi görünse de arkalarında görünmeyen bir güç olduğunu, bence toplumsal sorunlarla ilgilenen herkes biliyor.
Bu güç, ülkeler nezdinde “derin devlet”, dünya genelinde ise “emperyalist blok” olarak isimlendiriliyor.
Demem o ki, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin DEM Parti’nin meclis sıralarına gidip -o güne değin bakmadan geçiyordu- elini uzatmasından beri, “neler oluyor!” diyerek yaşanan sürecin nasıl geliştiğini herkes biliyor.
Bahçeli’nin kendi iradesiyle gittiğini düşünenler vardır ama ben kesinlikle, yukarda belirttiğim derin güçlerin haberi olmadan, affınıza sığınarak yazacağım; halk arasında söylenegelen -kanımca feodal sistemin kültürüdür- “O, O’ndan habersiz ‘helaya’, bazen de ‘sıçmaya’ bile gidemez” derler.
Bütün zorlamalara karşın, nihayet Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kuruldu ve üçüncü toplantısı için tarih belirlendi.
Grup kuran ve kuramayan TBMM’de milletvekili olan tüm partilerin katıldığı 48 kişiyle kurulan bu MDKDK’nun nasıl çalışacağını belirledikleri birinci toplantısının sonunda, biraz zorlamayla da olsa ikinci toplantıyı oybirliği ile gizli yapmak üzere karar altına aldılar.
İkinci toplantı, 8 Ağustos 2025’te Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanarak, İçişleri Bakanı’nı, Savunma Bakanı’nı ve MİT Başkanı’nı dinledi.
Dinledi de, 48 üye ve Başkan’ın dışında -tabii ki brifing veren bakanlar da dahil- ne konuşulduğunu, üç bakanın on sene kimsenin öğrenemeyeceği bilgiler “acaba nedir?” diyerek merak eden olmayacak mı?
Eğer gerçekten de on sene yayınlanması ve herhangi bir tüzel ve özel şahıslara Meclis arşivi açılmayacaksa, neden yapıldı üçüncü toplantı?
Ben de, salı gününden beri bunu düşünüyorum ve gerçekten de yanıt bulmakta zorlanıyorum.
Zorlanıyorum ama kendime göre bazı yorumlarla yanıt da ürettim tabi.
1-Bundan sonra yapılacak tüm komisyon toplantılarının dolaylı olarak “gizli” yapılmasını sağlamak. Muhalefeti konuşturmamak.
2-AKP ve MHP’nin kendi üyeleri dahil hiç kimsenin iktidarı -daha doğrusu devleti- sorgulatmamak.
3-Son olarak da, olası bir erken seçime Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığını, meşru zeminde yapabilmek.
Daha birçok neden bulunabilir.
Yarınki toplantıda herhangi bir üye; “Türkiye, Suriye için Paris’te kurulan masada neden yok?” diye sorsa, gayet rahat bir şekilde, “bu gizli oturumda konuşuldu” diyerek soru soran kişi susturulur.
Türkiye’ye demokrasinin ve 100 yıllık Türk-Kürt ayrımcılığını kaldırıp, bir arada yaşamın yolunu açmak için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bana göre iktidarın zaman kazanması için kurulmuştur ve bu tuzağa CHP dahil bütün muhalifler düşmüştür.
Demokrasi mücadelesinin her aşamasında örgütlü emek güçleri-devrimci güçler-olmadığı sürece, egemenlere geri adım attırmak olanaksızdır.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
