Fikri Günay
30 Mayıs 2025, 14:09 | Ülke
KÜRT SORUNUNDA YENİ BİR KAOS MU GELİYOR? (Fikri Günay)
1 Ekim 2024’de başlayan “yeni barış” süreci bilinmezliklerini koruyor.
Neden derseniz, genel kanı -ben de biraz böyle düşünüyorum- şöyle ki, taraflar (devlet ve Kürt halk önderliği) birbirlerini adım atmamak ile uyarıyorlar.
Her iki taraf sözcüleri, açıklanmayan atılacak adımların sırasında bir türlü anlaşamıyorlar.
En yetkili ağızlardan her iki taraf da “süreç planlandığı gibi gidiyor” veya “olumsuz bir durum yok” diyorlar ama somut bir gelişme de görülmeyince, herkes “ne oluyor?” diyor.
O zaman benim de katıldığım, “Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’de DEM Parti gurubuna gidip el sıkışması öncesinde en az bir yıldır özel bir heyet tarafından, Abdullah Öcalan ve Kandil ile her şey koşulmuş” laflarının aslı astarı yok gibi.
Yani Devlet Bahçeli, tüm çıkışlarını Tayip Erdoğan’a danışmadan yapmış oluyor.
Koşulları ve bazı taraf sorumluları, kişi olarak farklı olmasına karşın, 2013-15 sürecinden öz olarak pek farkı olmayan bu “barış” süreci, bence bir kaosa doğru gidiyor.
Çünkü 2024 yılından son üç ay, 2025 yılından ilk beş ay, yani sekiz ay geçmesine karşın, belirsizlik alabildiğine derinleşiyor.
Bu olumsuzluğun en uç göstergesi T C Devletinin bu günkü iktidarının ivedilikle istediği “PKK’nin kongresini yapıp kendini feshetmesi” gerçekleştiği halde, ardından, Öcalan’ın DEM heyetiyle konuşup, bu sürecin barış elçisi, merhum Sırrı Süreyya Önder’in, “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” deklarasyonunu okuduğu günün akabinde Kandil, silah bıraktığını ve Önder Apo’nun tüm kararlarına uyacaklarını açıkladıkları halde, basına sızan T C Devleti’nin hava saldırıları olduğunu öğreniyoruz.
Şuan iktidar cephesinin bu güne değin yaptığından farklı bir şey yapmadığının herkes tarafından görüldüğünü düşünüyorum.
Nedir bu yaptıkları derseniz, “kim ne yaparsa yapsın, ben en son sözü söyler, yoluma devam ederim” çerçevesinde söylenen tüm açıklamaları, iktidar gücünü vurgulamaktan başka bir söz çıkmadı ağızlarından.
O zaman, sürecin diğer muhatabı Kürt halkının yasal ve meşru örgütü DEM Partisi ne yapıyor?
Artı, bilhassa Fırat’ın batısı olarak bildiğimiz Türkiye Kürdistan’ındaki Kürt halkının sivil yapılanmaları ne yapıyor?
“Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden, demokrasi gelmez” veya tersi olan, “Türkiye’de demokrasi olmadan, Kürt sorunu çözülmez” cümlelerini seslendirmek yeterli midir?
Zaten Türkiye’de demokrasi -siz, devrim deyin- mücadelesi, bugüne değin, ezilen halkları ve emekçi kitleleri kucaklayan bir bileşik devrimci halk mücadelesi yaratılamamasının bedelini, üç kuşak ödemeye devam ediyor.
Bugüne değin Kürt Özgürlük Hareketi, Türkiye egemen ulus -Türk ulusu- demokrasi güçlerinden gereken desteği görmediği halde Kürt halkının Kuzey Kürdistan’ındaki yarım asır süren mücadelesiyle, önce T C Devleti egemenlerine, Kürt halkının bir ulus olarak varlığını kabul ettirmiştir. 1. Paylaşım Savaşı sonunda, o günkü emperyalist devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihe karışması sonucu, Kürt halkı kadar nüfusu olmayan Arap kökenli halkları 22 ulus -devlete bölerken, Kürt ulusunu neden dört ülkeye -yeni kurulan Türkiye dahil, İran, Irak ve Suriye- adeta hibe ederek, dört parçaya neden ayırdılar acaba?
Bu sorunun tartışılması ve yanıtlanması başlı başına bir platform organizesidir.
Benim burada vurgulamak isteğim nokta: Kürt halkı Ortadoğu’nun en kadim halkı olduğunu, önderi Abdullah Öcalan’ın yeni özgürlük paradigması ile de Rojava’daki özerk yönetim şeklini ABD ve diğer kapitalist-emperyalist devletlere ve T C Devleti yöneticilerine kabul ettirmiş ki, üçüncü kez İmralı’ya DEM Parti heyetini göndermek zorunda kalmışlardır.
Buna rağmen tüm umutların yeni bir kaos ile her şeyin alt üst olma olasılığı ortadan kalkmış değil, zira karşı güç hala çok tutarsızlıklar içindedir.
Birinci Paylaşım Savaşı sonucunda, o günkü emperyalist devletler, sömürgesi en çok olan İngiltere’nin denetimde dizayn edilen Ortadoğu ulus-devletleri, hiçbir zaman emperyalist-kapitalist sistemin gölgesinden çıkamadan bugüne değin geldiler.
Birinci paylaşım savaşı sonunda, Rus Çarlığını devre dışı bıkan Rus Sosyalist Devrimci İşçi Partisi (RSDİP) öncülüğünde, ilk sosyalist sistemi hayata geçirerek, kapitalist pazarın altıda birini ele geçirmiştir.
1848 yılından beri, Marks ve Engels’in kaleme aldığı Komünist Manifestosu az da olsa gerçekliğe dönüşmüştü.
İşte, Ortadoğu coğrafyası, İkinci Paylaşım Savaşı sonunda, kanlı bir iç savaştan sonra, tüm sömürge veya yeni sömürge olan ülke halklarına, emperyalizme karşı mücadelelerinde olanakları ölçüsünde destek veren Sosyalist Blok, dünya emperyalist pazarın, üçte birini ele geçirmiştir.
Reel sosyalizmin neden geriye döndüğü hala tartışılıyor ama bunun önemi pek kalmamış ve toplum bilimcilerinin kabul ettiği, 1900 lerde başlayıp, 1.Paylaşım Savaşı sonunda, 1915 lerde son bulan 1. Bunalım Döneminin ardından, 2. Bunalım dönemi başlamış ve 2.Paylaşım Savaşı bitiminde, yeni oluşan çelişkiler, emperyalist sistemin var olan sürekli ve genel bunalımı derinleşerek, 1944-45 lerden beri, dünyayı kendi aralarında 3.Paylaşım Savaşı zemini kaybettiğinden, bugün yaşadığımız Ortadoğu gibi bölgesel vesayet savaşları ile ömrünü uzatmaya çalışan bir emperyalizm ile karşı karşıya kalmıştır dünya ezilen ve sömürülen halkları.
İşte başta ekonomik, sosyal ve siyasal bağımlı olan tüm geri kalmış ve geri bıraktırılmış bizim gibi tüm ülkelerde baştaki iktidarlar, ömürlerini uzatmak için kendi anayasaları ve yasalarına uymadıkları o kadar açık ki, bunun için yapamayacakları kötülük yoktur.
Ama demokrasi ve özgürlük güçlerinin, tüm zorluklarına karşın ittifaklarını güçlendirerek, gelecek kuşakların daha az bedel ödemesi ve halkların barış içinde yaşayabilmesi için birleşik devrimci halk mücadelesini oluşturmaları acil bir zorunluluktur.
O zaman, mücadelede bende varım diyenlere kolay gelsin.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yazarın Diğer Yazıları
- DEMOKRASİ (Devrim) GÜÇLERİ NE YAPMALI? (Fikri Günay)
- CHP İLK DEFA ‘SOSYAL DEMOKRAT’ PARTİ GİBİ! (Fikri Günay)
- DEMOKRASİ (devrim) MÜCADELESİNDE FİGÜRAN OLMA(ma)K! (Fikri Günay)
- AKP, KAZANAMAYACAĞI SEÇİMİ YAPAR MI? (Fikri Günay)
- MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU NİÇİN KURULDU? (Fikri Günay)
