KIRILAN MUTLAKİYET (Mehmet Güzel)

Filistin – İsrail arasındaki savaş zalim ile mazlum, ezen ile ezilen arasındaki savaştır. Zulmün boyutunun olağanüstü boyutta arttığı koşullarda olağanüstü çözüm arayışları ortaya çıkar. Filistin’de yaşanan, tam da budur. Zulmün hiçbir dozu, haklı bir davayı ortadan kaldıramaz. 

Olayı soyut ve ön kabule dayalı komplo teorileri ile açıklamak sadece zalime yarar. Olaylara mazlumun gözüyle bakmak lazım. 

Bölgemiz çok daha kanlı bir sürece girmiştir. Ama zaten İsrail devleti kuruldu kurulalı ne zaman kan akışı durdu ki?  

Denilebilir ki, İsrail her savaştan güçlenerek çıkmıştır, olabilir. Ama tarih, İsrail’in ölümcül yenilgiler yaşadığı olaylara da tanıktır. 2006 Temmuz’unda Hizbullah’tan aldığı hezimet bunlardan biridir. 

Filistin’in bu kalkışmasını bölgedeki bütün Direniş Ekseni güçleri destekliyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Hamas bu kalkışmanın liderliğini yapsa da tek başına değil, 14 Filistinli örgütle beraber bu harekatı yürütüyor. Ortadoğu’nun en önemli iki Direniş Ekseni ülkesi olan İran ve Suriye bu harekatı destekliyor. Ve bütün göstergeler işaret ediyor ki, temel dinamik Filistin’in iç dinamiği olsa da bu harekatın oluşmasının arkasında bu iki ülkenin desteği mutlaka vardır. Ayrıca Lübnan’ın bütün direniş örgütleri başta Hizbullah olmak üzere bu harekatı destekliyor. İslami Cihad bu organizasyona katılma kararı almış durumda. Filistin’in Hamas dışındaki FHKC, Demokratik Cephe ve Batı Şeria’daki Filistin hükümeti bu harekatı destekliyor. 

Bu koşullarda olayı komplo teorileri ile açıklayıp harekatın karşısında durmak tarihi bir hata olur. 

Geçmişte olduğu gibi her zaman ve şimdi Filistin direnişinin yanında durma zamanıdır. 

İsrail ve ABD yenilmez değildir ve her daim üstün gelecekler diye bir mutlakiyet yoktur.