Atak Logo

Atak Menü

Şükriye Ercan

Şükriye Ercan

21 Şubat 2025, 08:47 | Ülke

Faşizmin ve Emperyalizmin Sadaka Düzeni (Şükriye Ercan)

Dünyanın gördüğü en büyük baskı rejimleri, halkları sadece silahla, zorbalıkla, yasalarla kontrol etmedi. En etkili yöntemleri ekonomik bağımlılık yaratmak, yoksulluğu bir yönetim aracı haline getirmek ve insanları sadaka kültürüyle kendilerine mahkûm etmekti. Bugün Türkiye’de yaşanan “askıda ekmek, askıda buğday” gibi kampanyalar, tarihte defalarca kez gördüğümüz bu faşist ve emperyalist politikanın güncellenmiş bir versiyonudur.

 

Bir ülkeyi yoksullaştır, halkı temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale getir, sonra da “size yardım ediyorum” diyerek kendini kahraman gibi göster. Bu, bir yönetim stratejisidir. Amaç, halkı insanca yaşatmak değil; ona muhtaç hale getirmek, ondan biat alabilmek, onu susturmaktır.

 

Bugün Bahçeli ve benzer anlayıştaki iktidar sahipleri, “askıda ekmek”le başladıkları bu süreci “askıda buğday”a çevirdi. Yakında askıda su, askıda elektrik, askıda doğalgaz, hatta askıda yaşam bile duyabiliriz! Çünkü bu düzen halkı yaşatmak için değil, sömürmek için kuruldu. Aslında Bahçeli, bu politikaları sürdürerek halkı daha ne kadar yoksullaştırabileceklerinin sınırlarını zorluyor. Ama unuttuğu bir şey var: Yezid’in saltanatı da sonsuz değildi.

 

1. Emperyalizm ve Faşizmin Yoksulluk Üzerinden Yönetim Politikası

 

Tarihte birçok faşist ve emperyalist yönetim, halkı önce ekonomik olarak çökertip sonra ona sadaka vererek kontrol altına aldı. Bu, bir savaş stratejisidir. Aç kalan halk, savaşamaz. Fakirleşen halk, devlete bağımlı hale gelir. İşte tarihten bazı örnekler:

 

• Roma İmparatorluğu’nun “Ekmek ve Sirk” Politikası

 

Roma, fethettiği topraklardan zenginleşirken, kendi halkını aç bırakmamak için bedava ekmek dağıtır ve gladyatör dövüşleri düzenlerdi. Halkın açlıktan isyan etmemesi için “sadaka düzeni” ile susturulması gerektiğini biliyorlardı. Bugünkü iktidarın askıda ekmek stratejisi, Roma’nın bu politikalarının modern versiyonudur.

 

• İngiliz Sömürgeciliği ve Hindistan’ı Aç Bırakma Politikası

 

İngilizler, Hindistan’ı sömürgeleştirdiklerinde tarımı yok etti ve halkın kendi kendine yetmesini engelledi. Sonra da kıtlık çıkınca yardım ediyoruz diyerek “gıda bağışı” yapmaya başladılar. Aynı zamanda Hintlilerin üretimi İngiltere’ye akıtıldı. Bugün Türkiye’de çiftçiliğin bitirilip tarım ürünlerinin ithal edilmesiyle, halkın sadaka ekonomisine muhtaç edilmesi tam da bu stratejinin bir yansımasıdır.

 

• ABD’nin Latin Amerika’da Uyguladığı “Gıda Diplomasisi”

 

ABD, Latin Amerika ülkelerini ekonomik olarak bağımlı hale getirdi. Küba, Şili, Nikaragua gibi ülkeler ABD’nin gıda yardımlarına mahkûm edildi. Amaç, halkı kendi kaynaklarını kullanamaz hale getirip, tamamen emperyalizmin kontrolüne sokmaktı. Bugün Türkiye’de “ithal et, ithal buğday, ithal mercimek” politikaları ile yerli üreticinin bitirilmesi de bunun bir yansımasıdır.

 

• Irak ve Libya’da “Yardım” Maskesiyle Yapılan İşgaller

 

ABD ve müttefikleri, Irak’ı işgal ettikten sonra gıda dağıtımı yaptı. Amaç, halkı aç bırakıp sonra ona “yardım” ederek yönetimi meşrulaştırmaktı. Bugün Türkiye’de ekonomik kriz derinleşirken, iktidarın belirli kesimlere sadaka ekonomisiyle halkı kendisine mahkûm etmesi aynı stratejidir.

 

Faşizm ve emperyalizm, hiçbir zaman halkın kalkınmasını istemedi. Çünkü kendi ayakları üzerinde duran, üretim yapan, bağımsız halklar yönetilemez. Bu yüzden halkları ekonomik bağımlılığa sokup, sonra da sadaka ekonomisiyle kendilerine bağlarlar.

 

2. Türkiye’de Faşizmin ve Yezid Zihniyetinin Yoksulluk Üzerinden Kurduğu Düzen

 

Türkiye’de faşizm, sadece baskıyla, hapislerle, yasaklarla değil, ekonomik sefalet yaratarak, halkı boyunduruk altına alarak yürütülüyor. Bugün AKP-MHP iktidarının sadaka politikaları, tam da Roma’dan, İngiltere’den, ABD’den öğrendikleri emperyalist taktiklerle ilerliyor.

 

• Tarım ve Üretim Bilinçli Olarak Çökertildi: Türkiye, kendi kendine yetebilen bir ülkeyken bugün en temel gıda ürünlerini ithal eder hale geldi. Halk yerli üretimle doyabilirken, şimdi askıda ekmek beklemek zorunda.

 

• Sadaka Dağıtarak Halkı Borçlandırıyorlar: Emeklilere 3.000 TL “bayram ikramiyesi” vererek büyük bir lütuf gibi gösteriyorlar. Ama o para, gelen zamlarla bir hafta içinde buhar olup gidiyor.

 

• Tarikat ve Vakıflar Üzerinden Halkı Mahkûm Hale Getirdiler: Devlet sosyal yardımları halkın hakkı olarak değil, cemaatlerin, derneklerin insafına bıraktı. Yani yardım almak için bile bir siyasi ya da dini yapıya biat etmek gerekiyor.

 

• Suya Bile Muhtaç Edecekler: Bugün askıda ekmek, askıda buğday diyorlar. Ama sistem bu şekilde devam ederse, yarın “askıda su” diye bir şey duymamız işten bile değil. Tıpkı Yezid’in Kerbela’da Hz. Hüseyin ve ailesini susuz bırakması gibi, bugün de halk susuz, aç ve çaresiz bırakılıyor.

 

3. Bahçeli’nin “Askıda Kefen” Kampanyası Daha Yerinde Olurdu!

 

Bahçeli, on yıllardır AKP’nin her türlü yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet ve talanına sessiz kalarak bu düzenin parçası oldu. Kendisinin doğrudan bir yolsuzluğa bulaşmadığı iddia edilse de, bütün yolsuzlukları görüp sesini çıkarmaması, ona ortak olmak değil midir?

 

Eğer gerçekten bir kampanya başlatacaksa, bu “askıda buğday” değil, “askıda kefen” olmalıdır. Çünkü bu halkı açlığa, sefalete ve çaresizliğe sürükleyen düzenin sahipleri, eninde sonunda halkın öfkesinin önünde duramayacaklar. Kendileri için kefen hazırlamak, halkın adaletine daha uygun düşecektir.

 

4. Çözüm: Bağımsız ve Özgür Halk İçin Yeni Bir Ekonomik Model

 

Bu sömürü düzeninden kurtulmak için yapılması gerekenler bellidir:

 

• Tarım ve Üretim Yeniden Canlandırılmalı: Halk ithalata mahkûm edilmemeli, kendi üretimini yapabilmelidir.

 

• Sadaka Ekonomisi Değil, Güvenceli Gelir Politikaları Getirilmeli: İnsanlar askıda ekmek beklememeli, insanca yaşayacak bir ücret almalıdır.

 

• Kamulaştırma ve Halkın Ekonomik Özgürlüğü Savunulmalı: Halkın elinden alınan fabrikalar, tarlalar, üretim merkezleri yeniden halkın kontrolüne geçmelidir.

 

• Halk Dayanışması ve Örgütlülük Artırılmalı: Toplumun kendi örgütlü gücü, faşizmin bu ekonomik kölelik düzenini yıkmalıdır.

 

Sonuç: Yezid Düzeni Yıkılacak, Halk Kazanacak!

 

Faşizmin, emperyalizmin ve Yezid anlayışının ortak noktası, halkı aç ve susuz bırakıp sonra onlara yardım ediyormuş gibi görünmeleridir. Ancak tarih boyunca bu düzenler yıkılmış, halkın direnişi kazanmıştır. Bugün Türkiye’de de bu açlık ve sadaka düzeni sonsuza kadar devam etmeyecek. Yezid’in de, onun bugünkü temsilcilerinin de saltanatı sonsuz değildir.

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!