Fikri Günay
20 Eylül 2025, 15:52 | Ülke
CHP İLK DEFA ‘SOSYAL DEMOKRAT’ PARTİ GİBİ! (Fikri Günay)
Muhalefet patisi olarak CHP, bu güne değin görülmeyen bir duruş gösteriyor. Henüz ne olacağı somut olarak ortaya çıkmasa da, kendini önce CHP camiasına sonra tüm halka; Genel Başkan Özgür Özel ve yöneticilerin öncülüğünde, 23 yıllık AKP iktidarını sıkıştırmaya devam ediyor.
Görünen o ki, bu günkü CHP yöneticilerinin duruşunu belirleyen sadece genç olmaları değildir. Bana göre herkesin bildiği 68 ve 78 kuşağının çocukları veya torunları olmasıdır. Yoksa bu güne değin hiçbir dönemde, devrimci mücadelenin ürünü olan, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz” veya “Direne Direne Kazanacağız” gibi sloganlar duymadık CHP mitinglerinde. Yakında,-bu performansı düşmezse- “Tek Yol Devrim” veya “…. …. …. Kurtuluşa Kadar Savaş” Sloganlarını duyarsak, kendi adıma hiç şaşırmam.
Yukarda yaptığım çıkarımlardan dolayı, CHP’nin nereye değin bu duruşunu sürdürebileceği belli değil tabi. Hatta şimdiden şunu belirtmemde bir sakınca yoktur; 45 yıldır bir varlık gösteremeyen devrimci güçler,-güçleri pek görünmese de- birçok zeminde mücadele eden yapılarıyla bu sürece katkıda bulunduklarına da yorabiliriz CHP’nin bugünkü duruşunu.
Zira her hafta iki yerde yaptıkları sokak gösterilerinde, yasal ve meşru zeminde mücadele eden sosyalist partiler, sendikalar, meslek örgütleri, sürekli bayrak ve filamaları ile sahada varlar.
CHP’nin T.C Devleti’nin kurucu partisi olduğunu herkes biliyor. Bilinmeyen, bu partinin devlet ideolojisini, yani egemen ideolojiyi, İTTİHAT ve TERAKKİ PARTİSİNDEN beri, daha da geliştirerek milliyetçiliği her dönem şiar edinmiş olmasıdır.
Bundan dolayı, tek parti dönemi dahil, çok partili sisteme-demokratik parlamentarizme- geçtikten sonrada, İsmet İnönü’nün, bir soru üzerine “biz ortanın solundayız” demesiyle, altı okun temsil ettiği ilkeleri bile yadsıyan bir görüş sergiliyor ve o günden beri sosyal demokrat olarak kendini tanımlayan CHP, ilk kez Özgür Özel genel başkanlığında, sosyal demokrat bir parti sinyali verdiğini düşünüyorum.
CHP’nin 19 Mart’tan bu yana siyasi gündemi belirleyen, haftada iki kez yaptığı mitinglerle, 23 yıllık AKP faşist yönetimine karşı tavır alan, muhafazakar demokratlardan, sosyalist demokratlara değin her oluşumu etrafına topladı desek yanılmayız herhalde.
Son günlerde, belediyeleri kayyumdan korumaya çalışırken, nerdeyse CHP yönetimini kayyumlara kaptıracaktılar. Hala da tehlike geçmiş değil. Yüksek Seçim Kurulu’nun 21 Eylül de yapılacak olan olağan üstü kurultayın yapılmasına itirazı ret etti de biraz moral buldular.
YSK, yapamazsınız deseydi ne olacaktı? Kılıçdaroğlu’ndan da olumlu bir ses gelmemişti bu güne değin. Genel merkeze kayyum gelebilirdi.
Egemenleri temsil eden muhalefet ve iktidar partileri bir kez daha burjuvazinin koyduğu yasalara bile uymayan, kişisel ve grupsal çıkarlarından başka bir amaçları olmayan burjuva partilerinin halklar nezdinde ne kadar tutarsız oldukları kanıtlanmış oldu böylece.
23 yıldır iktidarda olan bir düzen partisi, TC Devleti’nden önce kurumsal hale gelen diğer bir parti ile yer değiştirecek. Sonuç, tüm radikal söylemlerine karşın, hem askeri darbeler döneminde hem kısmen de olsa burjuva demokrasisi olarak değerlendirilen “iyi” dönemlerde, neler yaptığını bildiğimiz CHP uzun aşamada kesinlikle, umut vermedi bu güne değin.
Fakat demokrasi güçleri dediğimiz, emekten yana mücadele eden bütün yapılar veya bireysel olarak devrimci kimliğini koruyanlar, AKP-MHP diktatörlüğüne karşı, seçim olduğu taktirde-olmama ihtimali de var çünkü-CHP’nin etrafında toplanmış görünüyor.
Gerçekten de bu güne değin, parlamenter çoğunluğu elinde bulundurup da, faşist yöntemleri ilk kez kullanan DP(Demokrat Parti)’yi, fersah fersah geçti AKP- MHP Faşist yönetimi.
Adnan Menderes, bilhassa 1954 seçimlerinden sonra, önce ABD’nin istemi üzerine, asker gönderip, Kore’de anti-komünist olduğunu kanıtlayıp, NATO’ya da girince, bir parlamento konuşmasında “siz, isterseniz şeriatı bile getirisiniz” demiştir. Ayrıca öyle bir özgüvene sahipti ki, “ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm” diyerek, ülkenin sahibiymiş gibi CHP’ye karşı şov yaptığı, hala konuşulmaktadır.
Adnan Menderes, 46 yıllık tek parti yönetimini alaşağı ederken en popüler sloganı “YETER, SÖZ MİLLETİNDİR” sloganıydı. Herkesin bildiği gibi ancak 27 Mayıs 1960 da, bir askeri darbeyle-bu, müdahaleye hala ‘devrim’ diyenler var-iktidardan indirilebildi. Ve iki bakanıyla beraber idam edildi.
İşte Recep Tayip Erdoğan, Menderes’in düştüğü hataya düşmedi ve 2002’de iktidara geldiğinde, emperyalist efendilerinin de desteği ile nabza göre şerbet vererek, devletin bütün kurumlarını denetimine alıp, övünerek söylediği 16 Temmuz 2016 anlaşmalı “FETÖ” darbesiyle, Adnan Menderes’i solladı.
Yani, TBMM’den sonra en güçlü kurum olan TSK’yi denetimine alarak; var olan tüm muhalefete: “darbe yaparsam ben yaparım” diyerek, anlaşmalı “16 Temmuz” darbesini örnek vermeye hala devam ediyor.
Şu anda emperyalizmin, bilhassa 2008’den beri çıkamadığı genel bunalım ve krizinin de etkisiyle, 23 yıllık saltanatını, CHP’nin genç yöneticilerinin tüm ezilen ve sömürülen halkların, “yeter artık söz milletin” şiarı ile ağzından düşürmediği, “durmak yok, yola devam” sloganını pek söylemez oldu. Söylese bile cılız bir ses tonuyla adeta mırıldanıyor bu günlerde.
Toplumların tarihi, zaman zaman iktidar olsa da, “EŞKİYA DÜNYA’YA HÜKÜMDAR OLMAZ” toplumsal yasası, kitlelere pusula olmaya devam ediyor.
Bu toplumsal yasayı, iktidardakiler biliyor ama akrep misali; akrebi, sırtına alıp nehri geçtikten sora, zehrini aslanın beline boşaltınca, “hani sokmayacaktın” diyen aslana, “tabiatım icabı” dediği gibi bütün diktatörler eni sonu layık oldukları çöplüğe mutlaka gideceklerdir.
Nice bedellere mal olan faşizme karşı mücadele de; ezilen ve sömürülen halkların, zafere kadar mücadelesi de, halkın tabiatından dolayıdır.
Devrimin ışığı, karanlığın en koyu olduğu an, mutlaka görünecektir.
20-09-2025
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
