Atak Logo

Atak Menü

Mehmet Güzel

Mehmet Güzel

04 Kasım 2024, 07:32 | Ortadoğu

CADININ ORTADOĞU KÜRESİ (Mehmet Güzel)

 

Ortadoğu’da cehennem kapılarının açılmasına az kaldı. Büyük şeytan ABD ve onun kuklası İsrail bölgemizi cehennem ateşine doğru sürüklüyor. Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de izlediğimiz filmi yeni versiyonuyla İran’da gösterime sokacaklar.  

 

Ön fragman olarak, bir türlü istedikleri sonucu elde edemedikleri Suriye, Irak ve Lübnan’da direniş güçlerini yok ederek sonuç almayı, Filistin’den Filistinlileri tamamen silmeyi amaçlıyorlar. Ve ardından İran’ı parçalama senaryosu devreye sokulacak. Bu senaryonun değişik sahneleri olacak tabii ki; Etnik “özgürlük” gösterileri, “kadın özgürlük gösterileri”, “ekonomik memnuniyetsizlik ayaklanmaları”, İsrail ve ABD’nin “İsrail’in kendini savunma” saldırıları gibi!.. 

 

Yönlendirilmiş ve görevli provokatörler devrede olacaktır doğal olarak. Ama süreci anlamaktan yoksun “ilerici/devrimci” sazanlar da devreye girecek yan taraftan. 

 

Bir de üçüncü yol diye aslında ikinci yolu, yani emperyalizmle işbirliğini tercih eden ve bunu teorize eden güçlerin konumu önemli. Emperyalizmle işbirliği halinde bir “ulusal mücadele/kurtuluş” nasıl olacak, bunu bizlere öğretecekler! Filistin’den Lübnan’a, Suriye’den Irak’a ve hatta Yemen’e kadar bölgenin bütün anti emperyalist direniş güçleri varlık yokluk savaşına girecekler. Karşı tarafta dünyanın baş şeytanı ABD ve bölgedeki uşağı İsrail olacak. Bu saflaşmada başta IŞİD ve İdlib’teki El Nusra (HTŞ) olmak üzere Suriye’deki bütün cihatçı terör örgütleri ABD’nin ve İsrail’in safında yer alıp Suriye’yi bitirmeye çalışacaklar. ABD ile işbirliği geliştirmiş olan Kürt hareketinin böylesi bir kıyamette ABD’den bağımsız tavır geliştirmesi -istese de- bu saatten sonra mümkün değildir. Çünkü ABD’ye elini veren kolunu kurtaramaz! 

 

Kopması yakın olan bu kıyamette Türkiye, fırsattan istifade topraklarını genişletme ve Kürt hareketini ezme çabasında olacaktır. Bütün hazırlıkları bu yönde. Adını bir türlü koyamadığı ve Bahçeli’nin “tokalaşma” ile sınırlı kalan girişim açık bir teslimiyet dayatması ve büyük bir tehdit ile kaldı. “Bana teslim olmazsanız çıkacak kıyamette ilk olarak sizi ezerim” demek istiyor. Türkiye, Irak ve Suriye sınırlarında yayılabildiği kadar derinliğe yayılarak egemenliğini genişletmeye çalışacaktır. İran’ın parçalanmasına ise hem askeri olarak hem de nüfuz etkisi itibariyle elinden gelen her yardımı yapacaktır. Bunun yanı sıra, Türkiye’deki bütün askeri üsleri ABD ve İsrail’in hizmetine sunacaktır. Ki, bunun karşılığında Kürt güçlerine karşı saldırılarına ölçülü olarak göz yumulsun! 

 

ABD seçim sonuçları ne olursa olsun ve kim Başkanlığa gelirse gelsin Ortadoğu için değişmeyecek olan bu senaryo adım adım devreye sokulacak. Bunun gereği olarak ABD’nin bölgede zaten ağzına kadar dolu olan askeri yığınaklarına yenileri ekleniyor. Bu yığınaklara B-52 bombardıman uçakları da dahil edildi. 

 

Ukrayna’da NATO’nun bütün ülkeleriyle savaş halinde olan Rusya’nın bu denklem içerisinde ne kadar etkili olabileceği muğlak gibi duruyor. Rusya’nın bölgedeki anti emperyalist güçleri desteklemesi beklenir ancak bunun için bu koşullarda yeterli potansiyele sahip olduğu şüpheli.  

 

Bütün bu hengamede Çin, Rusya ve Ortadoğu’dan sonra sıranın kendisine geleceğini bilerek sessiz sedasız askeri ve ekonomik gelişimini sürdürerek çatışmalara katılmaktan çekiniyor. Bu tutumuyla bir bakıma adım adım giyotinin altına doğru yürüyor. 

 

Cadının küresi bu işin sonunu net olarak göstermiyor ama şeytanın emeline ulaştığına dair de bir netlik görünmüyor. Büyük bir yıkımın ve alt üst oluşların görüntüleri net olarak görülüyor. Ama ABD ve İsrail ve hatta Türkiye için istenen sonuçların hasıl olacağına dair hiçbir netlik yok.  

 

Bu gelişmeler bölgesel çatışmalarla ve kendine özgü yöntemlerle devam eden 3. Dünya Savaşı’nın küresel boyuta sıçraması ve taktik nükleer silahların ateşlenmesi ihtimalini güçlü olarak barındırıyor. ABD ve İngiltere önderliğindeki Batılı emperyalist ülkeler uzun süredir dünyayı adım adım bu yöne doğru sürüklüyor. Ama bu işin sonunda amaçlarına ulaşamayacakları, esas hedeflerindeki Çin’in yükselişini durduramayacakları, dünya güçler dengesinin değişmesinin kaçınılmaz gibi göründüğü anlaşılıyor. 

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!