Atak Logo

Atak Menü

Haydar Avşar

Haydar Avşar

11 Haziran 2025, 11:49 | Kadın

Alevilik, Kadın ve Toplumsal Dönüşüm Üzerine (Haydar Avşar)

Alevilik, Kadın ve Toplumsal Dönüşüm Üzerine (Haydar Avşar)

 

 

Türkiye’de Emperyalizmin Oryantalist Kürt Politikalarıyla AKP İlişkileri: Alevilik, Kadın ve Toplumsal Dönüşüm Üzerine Alternatif Bir Perspektif 

 

Giriş 

 

Türkiye’de toplumsal eşitsizlikleri yalnızca etnik ya da sınıfsal düzlemde ele almak, mevcut tahakküm biçimlerinin bütünselliğini kavramak açısından yetersizdir. Milliyetçilik, mezhepçilik, patriyarka ve kapitalizm; birbirini besleyen çok katmanlı tahakküm ilişkileri yaratır. Bu yapıların eleştirisi ve dönüşümü, yalnızca reformist çözümlerle değil; alternatif bir ontoloji ve tarihsel hafızayla mümkündür. Bu makale, Aleviliğin sunduğu insan merkezli dünya görüşünü ve özellikle kadın özgürlüğü perspektifiyle olan bağını, Kürt hareketi ve Türkiye solu bağlamında analiz eder. 

 

  1. Kolektifin Zorbalığı: Kürt ve Türkiye Sol Hareketlerinde Aleviliğin Görünmezliği

 

Türkiye solu ve Kürt hareketi, uzun yıllar boyunca Aleviliği, ya geri bir inanç biçimi olarak ya da modernleşme yolunda aşılması gereken bir kültürel engel şeklinde değerlendirmiştir. Bu yaklaşım, Aleviliği politik özne olmaktan çıkarıp bir folklorik arka plana indirgemiştir. Oysa Alevilik, tarihsel olarak sadece mezhepsel bir kimlik değil; aynı zamanda iktidar karşıtı, hiyerarşi dışı ve eşitlikçi bir etik-politik sistem olarak var olmuştur. 

 

Sol hareketin pozitivist-modernist epistemolojisi, Aleviliğin mistik ya da sezgisel bilgi üretim biçimlerini değersizleştirmiş; onu “bilim dışı” olarak konumlandırmıştır. Bu, aynı zamanda modern ulus-devletin seküler ama Sünni merkezli ideolojik yapısıyla örtüşmüştür. Böylece Alevilik, hem devletin hem de alternatif olduğunu iddia eden hareketlerin gözünde “öteki” olarak kalmıştır. 

 

Aleviliğin kolektif hafızası, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ve günümüze dek süren baskı ve katliamlarla şekillenmiş; bu tarihsel travma, kendi içine kapanmayı ve kimliğini korumak için stratejik bir görünmezliği doğurmuştur. Ancak bu görünmezlik, aynı zamanda Aleviliğin politik tahayyülünü ve alternatif toplum vizyonunu silikleştirmiştir. Oysa bu potansiyel, günümüzün çoklu krizleri karşısında yeniden açığa çıkarılabilir. 

 

  1. Milliyetçilik, Dinsel Hegemonya ve Kadın Sorunu: Aleviliğin Ontolojik İnsan Anlayışı Üzerinden Alternatif Bir Toplumsal Vizyon 

 

Kadın sorunu Türkiye’de yalnızca patriyarkal ilişkilerle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda mezhepçi tahakküm ve milliyetçi ideolojiyle iç içe geçmiş biçimde varlık kazanmaktadır. Kadın bedeni, milliyetçi söylemde ulusun biyolojik ve ahlaki taşıyıcısı olarak konumlandırılır. Bu durum, kadını edilgen ve korunması gereken bir “namus” sembolüne indirgerken, aynı zamanda toplumsal kontrolün temel araçlarından biri hâline getirir. (1)

 

Bu çok katmanlı tahakküm, yalnızca ideolojik düzeyde değil, kurumsal olarak da yeniden üretilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikatlar, cemaatler ve geleneksel aile yapısı; hem patriyarkanın hem de mezhepçi milliyetçiliğin kurumsallaşmış biçimleridir. Kapitalizm ise bu yapıları tasfiye etmektense, onları esnekleştirerek kendi emek rejimi içinde yeniden işlevselleştirir. Kadın emeği hem görünmez kılınır hem de ucuz iş gücü olarak sömürülür.(2) 

 

Burjuva feminizminin sunduğu eşit temsil, hak temelli reformlar ya da kadın liderliği gibi hedefler; bu çok katmanlı tahakküm yapısını kökten sarsmakta yetersiz kalmaktadır. Kadın özgürlüğü, sınıf, mezhep ve etnisite eksenlerini birlikte gözeten bütünlüklü bir dönüşüm programını gerektirir.(3) 

 

Bu noktada Alevilik, sunduğu insan merkezli ontolojik anlayışla, kadın özgürlüğünü salt hak temelli değil, etik-politik bir varoluş zemini üzerinden yeniden düşünmeyi mümkün kılar. “İnsanı kâmil” anlayışı, bilgiye, ahlaka ve eşitliğe dayalı bir etik özne modeli sunar. Kadın, bu model içinde yalnızca eşit değil; aynı zamanda özneleştirici bir pozisyona sahiptir. 

 

CREATOR: gd-jpeg v1.0 (using IJG JPEG v62), quality = 95?

  1. Alevilikte Ontoloji ve Kadın: Alternatif Bir Toplumsal Tahayyül 

 

Alevilikte kadın, inançsal pratiğin dışına itilmiş bir figür değildir. Cem törenlerinde postta oturabilir, semah döner, karar süreçlerine katılır ve ritüellerin aktif taşıyıcısıdır. Bu, Alevi toplumunun tarihsel olarak görece daha yatay, eşitlikçi ve ortaklaşmacı bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır.(4) Sünni İslam’ın ataerkil düzeniyle kıyaslandığında, Alevi kadınların toplumsal hayattaki rolü daha etkin ve dönüştürücüdür. 

 

Bu yönüyle Alevilik, yalnızca bastırılmış bir inanç sistemi değil; aynı zamanda mevcut hegemonik düzenin karşısında alternatif bir toplumsal tahayyülün taşıyıcısıdır. Alevilikte Tanrı, gökyüzündeki aşkın bir varlık değil; insanın içinde tezahür eden bir hakikattir.(5) Bu anlayış, hem bireysel hem de toplumsal düzlemde bir eşitlik ve sorumluluk fikrine dayanır. 

 

Bu bağlamda komünist bir siyaset, kadın haklarına dair reformlarla yetinmemeli; milliyetçiliği, mezhepçi tahakkümü ve kapitalist patriyarkanın bütün kurumsal yapısını hedef alan bir dönüşüm programı geliştirmelidir. Aleviliğin insan merkezli ontolojisi, bu dönüşümün tarihsel hafızasını ve etik-politik zeminini sunma potansiyeline sahiptir. 

 

Sonuç 

 

Türkiye’deki çok katmanlı tahakküm yapısını dönüştürmek için, yalnızca dışsal reformlara değil; içkin ontolojik ve etik zeminlere dayanan alternatif toplumsal tahayyüllere ihtiyaç vardır. Alevilik, hem tarihsel direniş belleği hem de insan merkezli varlık anlayışıyla bu tahayyüllerden biridir. Kadın özgürlüğü, bu ontolojinin merkezinde yer almakta; milliyetçilik, mezhepçilik ve kapitalizmle hesaplaşan bir politik programın önünü açmaktadır. Bu bağlamda Alevilik, yalnızca bir inanç sistemi değil; aynı zamanda özgürleşmeci bir toplumsal vizyonun köklü dayanağıdır.

 

 

Dipnotlar (Chicago – Notes and Bibliography) 

  1. Nira Yuval-Davis, Gender and Nation (London: Sage Publications, 1997). 
  1. Silvia Federici, Caliban and the Witch: Women, the Body and Primitive Accumulation (New York: Autonomedia, 2004). 
  1. Angela Y. Davis, Women, Race & Class (New York: Vintage, 1981). 
  1. Elise Massicard, The Alevis in Turkey and Europe: Identity and Managing Territorial Diversity (New York: Routledge, 2007). 
  1. Ayşe Şahin, “Alevilikte İnsan ve Ontoloji”, Toplum ve Bilim, no. 153 (2020): 45–67. 
Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!