SURİYE’DE 50 BİN TUTUKLU (Mihrac Ural)
50 000 (elli bin) tutuklu, Nazi tek tip elbiseleriyle ne mahkeme ne de suçlama olmadan zindanlarda tutuluyor. Bunca insan ve aileleri zulüm altında inliyor. Bu on binlerin %99’u Alevi gençlerden oluşuyor; asker, astsubay, subay, general ve diğer yükümlülükleriyle oluşan bir topluluk. Bütün bu insanlar “Esad Kaçkınları” (filul el Esad) diye, uyduruk bir söylemle tanımlanıyorlar. 50 000 kişi tutuklanmışken geride kalanları da aynı söylemle suçlayarak tutuklamaya çalışmaktadırlar. Dışarıda kalan her muhalife de “filul el Esad” diye yükleniyorlar. Bu algıyla süren tutuklamalar, gittikçe tüm toplumu etkilemekle kalmıyor, kurmayı tasarladıkları devleti de ayaklar altına alıyor. Devlet kurmak, hele hele eski devletin tüm kurumlarını ilga etikten sonra, herkesi “filul el Esad” diye suçlamak olur şey değildir.
Colani, bir selefi terörist unsurdur, başına da 10 milyon dolarlık ödül konulmuştur. Bu teröristin başına para ödülünü koyanlar, Beşar Esad’ı yıkıp onu Şam başkentine egemen kılanlardır. Suriye devletini baştan aşağı yıkıp parçalayan bu terörist Colani, yeni devleti oluşturmakta güçlük çekiyor ve asla yeni devleti kuracak yeterlilikte olamıyor. Devletin hazır ordusu varken onu yıkmak ve ardından çıkıp yeniden bir ordu oluşturmak kolay başarılacak bir iş değildir. Hele hele küçük bir toplulukla, hücre etkinliğiyle devlet ordusu düzenlemek akıl kârı değildir. Devleti var eden tüm kurum ve kuruluşları yıkarak onları yeniden kurgulamak imkansızı yerine getirme çabasıdır. Colani bu imkansızı küçük hücresiyle, çevresine taktığı üç beş çömezini alarak bu dev teşkilatı kurabileceğini sandı. Ama geçen günler her şeyi çıplak olarak göstermeye başladı; öncelikle Alevileri, sonra Dürzileri kanlı şekilde bastırmaya başlayınca devlet kurmak bir yana, azınlıkları dizginlemek bile imkansız hale gelmiştir. Suriye vatan olarak Colani’ye karşı birleştikçe, Colani’nin “filul el Esad” hayalleriyle sonuçta kaçacak yer arayacaktır. Devletsiz Suriye vatanında tüm servetlerin, tüm maddi varlıkların İdlip’e boşuna taşınmadığını görüyoruz. Colani Şam’dan canlı çıkarsa İdlip’te varlığını sürdüreceğini düşünmektedir, bunun bile imkansız olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Tutuklu sayısının on binleri aşıyor olmasının sırları da buradadır.
Bu ölçüde tutuklu barındırması, bu sayının, varlığına ait olan sayıdan da fazlasını teşkil etmesi ağır bir yük anlamına geliyor. Bu yük yarın bir gün muhalif güçlere büyük destek anlamına gelecektir. Aleviler, varlıklarına yönelik olan bu ve halen sürmekte olan tutuklamaları haklı muhalefetlerine ait birer güç olarak ele alacaktır. Dünya kamuoyu Suriye içinde olan bu haksız tutuklamalara seyirci kalmayacaktır. Bu tutuklamalara ve katliamlara karşı tepkiler içte ve dışta sertleşecek ve bu tepkilerin birleşmesiyle Colani’nin egemenliğine son verecektir. Herkes biliyor ve anlıyor ki “filul el Esad” söylemi boş bir iddiadır. Şam yönetimini ele geçirenler bu boşluğu dolduracak hiçbir gerekçeyi bulamayacaktır.
Bu uydurmaların sahibi olan Azmi Bişara, Suriye TV sahibi olarak da tekrarlayıp durduğu “filul el Esad” taktiği onu ve tüm medyatik araçlarını başlarına yıkacaktır. Azmi Bişara Filistinlidir. İsrail parlamentosunda Filistinlileri temsil etmekteydi. Ama rahatsızlık verince kovuldu. Ona sahip çıkan Katar oldu. Katar bu adamı ele alarak kendi siyasal tercihlerine alet yapmaya başladı. Nerede ne tür bir kötülük varsa orada onu kendi çıkarları için kullandı. 14 yıldır Suriye halkının çektiği acıların önemli bir kısmını bu ahlaksız kişi üstlendi. Medyatik alanın tüm sorumluluğunu Azmi Bişara, Katar’ın ödediği milyarlarca dolarla yürüttü durdu. Sonuçta bu çelimsiz yapı olan Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) Suriye’de yönetimi ele geçirdi. İşte bu şahsın diliyle “filul el Esad” kavramı ortaya atılmış oldu.
İlgisiz insanları, yaşamaktan başka derdi olmayanları -ki bunlar Alevi topluluğunun %95’ini temsil ediyor- bunları düşman sayarak, Esad’ın adamlarıdır, diye suçlamak ahlaksızlıktır. Aleviler hiçbir zaman Esad’ın ana gücü değillerdi. Esad’ın ana gücü, Sünni mezhebinden olan Şam ve Halep sermaye sahipleridir. Her seçim döneminde bu kesimlerin verdikleri oy, tutumlarını da belirliyordu. Suriye, açık olarak Sünni mezhep egemenliği altındaydı. Bunu anlamak için hükümetin, bakanlarının bileşkelerini, devlete ait tüm kurumların mezhepsel oranlarını, Ordu, polis, siyasi, askeri, sivil tüm istihbarat teşkilatlarının dokularında hangi mezhebin ağırlıklı olduğunu gözlemek gereklidir. Bütün bu devlet kurumlarında Sünni mezhep egemenliğini göreceksiniz. Beşar’ın eşi Sünni’dir, bu bir yana sorduklarında “ben sahilden değil Şamlıyım” diye cevap veren bir liderden söz ediyoruz. Alevilerin yokluk içinde olduklarını, düzenli bir köy statüsüne sahip olmadıklarını, yoksullukla boğuşan ve devletin hiçbir kurumundan destek almayan bir topluluk olduklarını burada bir kez daha hatırlatmak isterim. Buna rağmen “filul el Esad” söylemiyle boğulmak istenmektedirler.
İşte Alevileri güçlü kılan, kararlı ve dik duruşlarını sağlayan bu suçlama ve tutuklamalar Colani gibi başına ödül konulmuş bir teröristi asla güçlü kılmayacaktır. On binlerce tutuklu haksız yere zindanlarda çürütülmek istenmesine karşın, bunlar Alevilerin federasyon taleplerini güçlü kılan ve sonuçta kazanacak olan gücü temsil etmektedir. Ayrıca uluslararası gelişmeler yoğunlaştıkça Aleviler haklı mücadelelerini zafere götürecektir. 50 000 tutuklu henüz 5 ayını doldurmamış terörist iktidarın boyun bağı olacaktır, bundan kurtulması mümkün olmayacaktır.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
