SOSYALİSTLERİN PARLAMENTER MÜCADELEYE BAKIŞI (Rıza Aydın)

1956 doğumluyum, 1969-70’li yıllardaki Deniz Gezmişgilin mücadelesinin prestiji sayesinde 1970’li yıllarda sosyalist saflara katılmıştım.  

Bugün geriye doğru baktığımda en büyük hatalarımızdan birinin de parlamenter mücadeleye bakışımız olduğunu düşünüyorum.  

Bizim dönem Sosyalistleri parlamentonun işlevini de parlamenter mücadeleyi de önemsemezlerdi. Lenin, nerede niye demiş, essahtan demiş mi, dememiş mi bilmiyorum ama, “parlamento burjuvazinin ahırıdır, parlamentodan bir şey olmaz” dediğini söyler, parlamento ile bir şey yapılamayacağını, ülkeyi ordunun yönettiğine inanırdık.  

AKP, tabandan gelen kitle desteği ile parlamentoda çoğunluğu ele geçirip, iktidar olarak devletin sistemini kökten değiştiriyor.  

AKP + MHP hükümeti, ordunun yapısını değiştirdi. Fiili yönetimi tamamen ele geçirdi.  Sudan gerekçelerle Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’u yıllarca hapis yatırdı, yine sudan gerekçelerle emekli komutanlar hapis yatırılıyor. Askeri hastaneleri, askeri liseleri kapattı. CHP’nin direnişi olmasa, Cumhuriyet’in bütün kazanımları yerle bir edilecek. Bunun için CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu öncülüğünde simgeleşen direnişi, bir sosyalist olarak destekliyorum.  

Bu yaşananları görünce, hem legal parti kurmaya karşı çıkışımızda hem de parlamentonun işlevi konusunda hata ettiğimizi düşünüyorum. Bunlar kendi kendime, içten içe yaptığım kendi özeleştirilerimdir.  

Mesela 12 Eylül’den önce yasal parti kurmaya karşı çıkan Mahir Çayancı Devrimci Yol geleneği ile Deniz Gezmiş geleneğinden gelen Halkın Kurtuluşu geleneğindeki arkadaşlar yasal partiler kurdular. Peki sormak gerekmez mi?  Bu geleneklerden gelen arkadaşlar 12 Eylül öncesinde de böyle partiler kursalar nasıl olurdu? Bu soruyu hem kendi kendime hem de yakın arkadaşlarıma soruyorum.  

Benim bildiğim devrimci, Marksist kültürel gelenek, bir tarzını değiştirirken biz geçmişte şu, şu, şu nedenlerden dolayı buna karşıydık, hata etmişiz ya da koşullar değişti diyerek özeleştiri vererek yeni süreci savunur. Ben 12 Eylül öncesinde yasal-legal parti kurmadığımız için, parlamenter mücadeleyi küçümseyip önemsiz gördüğümüz için hata ettiğimizi düşünüyorum. Bunu açık açık itiraf edip, söylemeyi siyasal sorumluluğumun bir gereği olarak görüyorum. 

Aşk ile.