SİPAN HEMO İLE BERABER (Mihrac Ural)
Sipan Hemo, değerli haval—buradan öncelikle yoğun selamlarımı iletirim. Uzun bir süre birlikte güçlerimizi birleştirerek Suriye’nin makus kaderini değiştirmeye girişmiştik. Bu girişimimizde yüksek düzeyli ve yetkili insanlarla birlikte gidişatı düzeltmeye çaba sarf edip durduk. İlk buluşmamızda birbirimizi tanımıyorduk. Ama mensup olduğun örgüt olan PKK ile bizler kadim zamandan beri bir aradaydık. Birbirimizi savunuyor, bağlarımızı her geçen zamanda birleştiriyorduk. Bu ilk adımın on yıllara yayılmış geçmişten beslendiğini biliyorduk. “Hoş geldin, sefa getirdin” diyerek birbirimizi kucaklamıştık. Sahil bölgesine özel görevle gelmiş olmanın verdiği heyecanla daha da sıkıca birbirimizi kavrıyorduk. İlk anlar sevgi ve bağlılıkla yürüdü. Fotoğrafları gösterdim; Başkan Öcalan’la ve diğer PKK öncü kadrolarıyla fotoğraf anılarını gözden geçirdik. Çok daha da derinleşen yaklaşımlarımızla vakit kaybetmeden görevler kısmına girdik. Özel ve anlamlı isteklerini dinledik. Yapılacak olanları derhal yapmaya çalıştık. Bunlar arasında çok dikkat isteyen önemli işler vardı. Bununla ilgili olarak yoldaşları görevlendirdim. Sohbetlerimizde özel olmayan, ancak özelden de daha önemli olan buluşmalar söz konusuydu.
Sipan Hemo çok dürüst, bilgili ve Suriye aşığı bir insandı. Onunla birlikte birkaç merkeze gitmemiz gerekti. Bunlar arasında önemli olan görüşme Liva Hasan Mirhec’le yapılandı. Liva Hasan Mirhec, Batı Kuvvetleri Güvenlik Komutanıydı; Lazkiye–Tartus bölgesi güvenlik komutanıydı. Randevu saatinde bürosundaydık. İkiliyi tanıştırdım ve sohbet başladı. Sipan Hemo Suriyeliydi ve çok iyi Arapça biliyordu. Sohbet, özellikle Suriye kuvvetlerinin Kürt kuvvetleriyle dayanışma içinde olmalarıyla ilgiliydi. Sipan Hemo Kürtlerin zorluklarını, çektikleri acıları, teröristlere karşı başarılı olmalarını dile getirdi. Kobani zaferi (26 Ocak 2015) çok önemli bir zaferdi; IŞİD vahşi terör şebekelerine karşı zafer kazanılmış, ardından gelen süreçte birçok il ve ilçe kurtarılmıştı. Sipan Hemo, Kürtlerin genel komutanıydı ve anlatacağı çok şey vardı. Bu buluşma çok önemli noktalar üzerinde duruyordu. Sipan Hemo “Güçlerimizi birleştirmeliyiz; zor günler var önümüzde; bu kurtuluş savaşını birlikte yürütmemiz gereklidir. Sizlerin Alevi olduğunuzu biliyorum ve Kürtlerin Alevilerle dayanışması Suriye için de önemlidir” diyerek vurgusunu yapıyordu.
Liva Hasan Mirhec dikkatle izliyordu; Alevi–Sünni ayrımı üzerinde dile getireceği bir şey yoktu. O, Suriye’nin Alevi’sinin de Sünni’sinin de komutanıydı. Ancak Sipan Hemo geniş anlatımıyla konuyu aktarıyordu. “Olay mezhepsel bir olay değildi. Somut olarak, pratikte cereyan eden oluşumların, birleşimlerin gelip dayattığı bir durumdu; buna Sünnilerin de katılacağı, ortak olacağı geniş cepheden söz ediyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Kürtlerin de Sünni olduğunu bilerek bu önermeyi Liva Hasan Mirhec’e aktarıyordu. Sohbetimiz iki saate yakın sürdü; karşılıklı bilgi alışverişi yapıldı. Çıkışta Liva bana yaklaşarak, “Bu arkadaş çok önemli biridir; hiç yalnız bırakma; söylediği her şey doğrudur ve geleceğe dair görüşleri gerçekçidir. Biz Suriye olarak gerekli her türden yardımı yapıyoruz; silahsa silah, bilgi ise bilgi iletiyoruz. Kürtlerin başarısı bizim de başarımızdır” diyerek toplantımızı bitirdik.
Buluşma sırası Emn el Askeri (Askeri Emniyet) Komutanı Tuğgeneral İmad Meyhup’la olacaktı. Randevu saatinde bir erteleme yapıldı. Tuğgeneral Şam’a bilgi veriyordu; görüşüp görüşmeyeceğimiz üzerine bilgi alıyordu. Bunun üzerine birkaç saat bekledikten sonra randevu verildi. Gittik, bürosunda bizi bekliyordu. Özür diledi: “Yapmak zorundaydım, izin aldım; şimdi konuşabiliriz” dedi. Bu kez daha uzun süre konuştuk. Misafirleri vardı; onlar da konuşmamıza katıldılar. Sipan Hemo, “Biz Kürtler Suriye’yi seviyoruz; kendimizi Suriyeli olarak tanıtıyoruz. Ancak bütün bu bağlılığımıza karşın sizler de Kürtçeyi tanımıyorsunuz. Oysa ana dil, bu toprakların asil dillerindendir. Bizler sizlerden önce buralardaydık. Kendi topraklarımızda, başkasına müdahil olmadan yaşıyoruz. Bakın, kendi topraklarımızı nasıl kurtarmak için şehit üstüne şehit verdik. Bunu anlamanız gerek. Sizden yardım bekliyoruz; bu yardımı kendinize yapıyormuş gibi olmalıdır. Kürtler Suriye’nin önemli bileşenidir; bu bileşene destek vermek hepimiz için kurtuluş savaşını desteklemektir.” Tuğgeneral kafasını salladı. “Ben üzerime düşen görevi yapacağım; gerekli yerlere bilgi ileteceğim. Zaten sizlere gerekli desteği veriyoruz. Hiç ara vermeden desteğimizi sürdürüyoruz. Bundan sonra da sürdüreceğiz” diyerek cevap vermişti. Uzun süren konuşma ve sohbet tamamlanınca bizler ayağa kalkarak izin istedik ve karargâhımıza yöneldik.
İşlerimiz vardı; özel ve erken bitirilmesi gerekiyordu. Bunun üzerine çalışmalara daha da hız vererek yerine getirilmesi için çalışmalara başladık.
Sipan Hemo, Suriye’deki Kürt silahlı güçlerinin, özellikle de YPG (Halk Koruma Birlikleri) içinde çok üst düzey bir komutandı. Kendisi YPG’nin başkomutanı (Genel Komutanı) olarak görev yapmıştır. Bu pozisyon, YPG’nin en üst düzey askeri makamıdır.
· YPG Komutanlığı: YPG’nin kuruluşundan itibaren en önemli askeri figürlerinden biriydi ve 2014–2018 yılları arasında resmi olarak Genel Komutanlık görevini yürüttü.

Sipan Hemo
· SDG İçindeki Rolü: YPG, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) çekirdek kurucu gücü olduğu için Sipan Hemo’nun rolü tüm SDG’nin operasyonlarında da etkili ve stratejik bir düzeydeydi.
· Kobani Savunması: IŞİD’e (DEAŞ) karşı verilen ve bir dönüm noktası olan Kobani Savunması’nda YPG güçlerinin en üst düzey komutanlarından biri olarak kritik bir rol oynadı.
· Rakka’nın Kurtarılması: IŞİD’in başkenti olan Rakka şehrinin kurtarılması operasyonunda da YPG/SDG güçlerine başkomutan olarak liderlik etti.
Dostum Sipan Hemo defalarca gelip gitti. Her gelişinde önemli görevlerle geliyordu. Biz de bu görevleri önemlice yerine getirdik. Ama Sipan Hemo’nun Alevileri koruma, onlarla birlikte olma çabalarını hiç unutmayacağız. O, Alevilere mazlum bir halk olarak bakıyordu; her zorbalığın bu topluluğa yöneldiğini iyi biliyordu. Bu açıdan bakınca 4.000 askerin SDG saflarında Sahil’in kurtuluşu için savaşa hazır olduğunu Hemo sık sık dile getirmektedir. Bu gençlere sahip çıkmaktadır. Aleviler hiçbir şekilde mezhepçilik yapmadan kendi topluluklarının kurtuluşu için Sipan Hemo önderliğinde savaşacaklarını biliyoruz.
Şam ile Rojava buluşmaları
Son makalem “Rojava zoru yenecektir”de sonuç bölümünde şunları yazmıştım: “Bize göre Şam toplantısı çok kritik bir toplantı oldu. Anlaşmalar yeniden yorumlandı, bir kez daha ayrıntılara girildi ve açık sonuç verilmedi. Sözlü anlaşma ne zaman yazılı olacak belli değil. Bu toplantıların sonuca bağlanması çok güç olacaktır. Rojava bu toplantıya bağlı değildir; gücünü halkından alan bu öz yönetim zoru başaracaktır.
Sonuç olarak, koşullar ne kadar zor olursa olsun Rojava dimdik ayaktadır. Tüm mazlumların desteklediği bu yönetim, tecrübesiyle bölgemizde halkların umudu olmaya devam edecektir.”
Kaygılıydım; bunu satırlarıma da döktüm. Sonuçta bu kaygılarıma ortak olarak değerli dostum Sipan Hemo da kendi diliyle bu buluşmaların aldatma üzerine kurulu olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu oyalamaların kaynağı olduğu açıktır. 7 Ekim 2025 toplantısının ardından Dışişleri Bakanı, Savunma ve İstihbarat başkanlarının Ankara’ya uçmaları; oradan alacakları onaya bağlı olarak yazılı olmayan sözlü anlaşmaların yazıya döküleceğini gösteriyordu. Görüldü ki Türkiye hiç de razı değildir. Sözlerde kalan anlaşmalar yazılı hâle getirilmeyecektir.
Sipan Hemo şunları dile getirdi: “Henüz somut bir adım atılmadı. SDG, tüm Suriye Alevi’si, Dürzi’si, Kürd’ü… tüm azınlıkların hakları güvenceye alınmadan erimeyecektir. Bunlar sözde övüyorlar, güzel konuşuyorsunuz diyorlar; ancak somut bir adım atma konusunda hiçbir çabaları yoktur. Suriye’de gerçek bir ordu SDG olmadan kurulamaz; SDG tecrübesiyle, yıllara yayılmış deneyimleriyle Suriye’de bir ordunun kuruluşuna temel olacaktır. Bunlar eski yönetimler gibi konuşuyorlar; hiçbir yenilikleri yoktur; işin aldatma, süreyi uzatma gibi olumsuz deneyleri dayatmaktadırlar. Sahil ve Dürzi mıntıkalarında yaşananlar halen devam etmektedir; orada işlenen cinayetler kalıcı izler bıraktı. Halep’te Eşrefiye ve Şeyh Maksut hâlâ tedirgin; kuşatma kalkmadı; çarpışmalar devam ediyor. Afrin sürgünleri geri dönmeliler; zararları ödenmelidir; yıkılan, çalınan değerler iade edilmelidir. Bu konuda Şam’ın sınavdan geçeceği bilinmelidir; bunlarda yaklaşım olumsuzdur.” Ve en önemlisi: “Kadınların askerlik yapması noktasında karşıt kanaatleri olan, kadın varlığını hiçe sayan anlayışla nasıl sonuca gidebiliriz, bu hiç belli değildir. Yaklaşık olarak 12.000 askeri bulunan YPG kendi içimizde bile özerk bir alandır. Buna hiç kimse karışamaz. Colani uzatmaları oynuyor; Suriye üzerine uygulanan yaptırımların kalkması için bu sürece girişiyor; ne bir yapıcı yanı vardır ne de bu işlerde bir boyutu. Tüm çabaları zaman kazanmaktır; başka derdi yoktur.” diye özetlenebilecek açıklamalar yaptı. Ayrıca “İlişkinin hızlanması ya da durdurulması tamamen Şam’ın elindedir” diyerek eleştirilerini bağladı.
Bu olumsuzluklara rağmen ele alınması gereken konular—Kürt dilinin ne olacağı, anayasanın nasıl bağlanacağı, Alevi ve Dürzileri katledenlerin tutuklanarak yargılanması vb.—konularında hiç ses çıkarmamaları, “onu bize bırakın” yönündeki umursamaz tutumları bu ilişkinin bir yerlerden patlak vereceğine işaret ediyor.
Buradan Sipan Hemo’nun kaygılarının ne kadar haklı olduğunu görmek güç değildir. Taraf olarak bu kaygıları dile getiren, üstelik tarihiyle belli bir karizma sahibi olan Sipan Hemo, doğru konuştuğunu; bu ilişkinin Thomas Barrack oyalamalarıyla bir yerlere sokulmak istendiğini belli ediyor. Biz Rojava’nın haklı kazançlarından ve haklı kaygılarından yanayız. Kürtlerin daha çok ezilmesini isteyenlere karşı direncin yanındayız. Türkiye gibi dıştan müdahaleci tutumlar asla iyi niyetli değildir; Türkiye baştan beri Suriye düşmanıydı ve bu düşmanlığı bugün de Kürtler üzerine yöneltmiş. Şam’ı ele geçiren şebekelere verdiği destekle sonuç alamayacaktır. MİT bu kirli işlerin başında bulunmaktadır; buna karşı bölgenin tüm güçleri Rojava’ya destek olmaya yönelmelidir. Haklı olandan yana olunmalı; Türkiye ve kuklası olan Colani ve şebekesine dur denmelidir.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
