SEÇİMLERDE DURUŞUMUZ (Mihrac Ural)

Mahalli seçimlere yaklaşıyoruz. Siyasal duruşumuz, Türkiye siyasal görüşlerinin yanında açık ve net bir duruş olacaktır. Bu seçimler Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden biridir. Bu seçimler artık Erdoğan yönetiminin ısrarla tekrar ettiği çizgiye muhalif olma çabasının bir ifadesi olacaktır. Erdoğan, Türk siyasal yaşantısının en çirkin varlığıdır, çirkinliğiyle ün salmış iki yüzlü bir politikacıdır. Demokrasi algısı bir yana Kürt halkına karşı giriştiği ölümcül siyaset kadar bu halkın önderi Öcalan’a karşı giriştiği çirkin, ezici, baskıcı yönelimde de bunu açıkça dile getirmiştir. Bu açıdan gündemde olan seçimler, bu iktidarın sona erdirilmesi gerektiğini dile getirmektedir. Erdoğan yönetimi acilen tasfiye edilmesi gereken bir yönetimdir. Muhalefeti bile ciddi olmayan bu yönetimin en önemli götürücü sıfatı devrimci hareketle mümkündür. Buna rağmen sosyal demokratların önceki seçimlerde kazandığı alanlar bu seçimler için bir güç birikimidir. Büyük şehirlerin ve sahil şeridindeki belediyelerin kazanılmış olması bu yeni seçimler açısından büyük önem taşımaktadır. Dolaysıyla bu birikimle birlikte yeni birikimlerin ele alınarak güçlü bir muhalif duruş sergilemek yerinde olacaktır. Devrimci duruş çok gerilerde olsa da bu seçimlerde elden geldiğince öne çıkması gerekmektedir. Bu açıdan ele aldığımızda devrimci adayların belediye seçimlerinde öne çıkması ve onların yaratacağı siyasal alan bu seçimlerin en önemli yanını oluşturacaktır. Mahalli seçimler dolaysıyla üç temel unsura dayanmamız gerekmektedir. Bunlar da: 1- DEM Parti’nin adaylarının desteklenmesi, 2-Devrimci demokrat adayların desteklenmesi ve 3- AKP’nin geriletilmesi yönünde stratejik yerlerde CHP ile DEM Parti dayanışmasının desteklenmesi. DEM Parti’nin adaylarının desteklenmesi öncelikle gereklidir. Zira bu parti bir yanıyla bizlerin temsil ettiği devrimci direnişçi adayları ihtiva ediyor, diğer yanıyla da ülkenin gerçeklerini yansıtan adayları kapsıyor. Türkiye’nin her yanında bu partinin oluşturduğu akım Erdoğan siyasetini de yapısal konumunu da sarsacak tek güçtür. Bu gücü desteklemek tarihsel bir görevdir de. Bizler devrimci dayanışma içinde olduğumuz bu güçlerin doğruyu temsil ettikleri inancındayız. Bu yapıda tamamlanan görüşlerimiz yasal ortamda dile gelen davranışlarımızı da temsil etmektedir. Diğer yanıyla da devrimci direnişçi güçlerin de bu seçimlerde bağımsız ya da farklı partilerde görev alanlar bulunmaktadır. Ülkenin dört bir yanında yer alan bu devrimci direnişçi güçleri ayırt etmek ve onlara destek sunmak bu seçimlerin ana hedefleri arasında yer almaktadır. Bu iki seçenek dışında üçüncü seçeneğin de yer aldığını ifade etmemiz gerekir. O da DEM+CHP ortaklığının desteklenmesidir. Bizler bu desteği çok önemsememekle birlikte Erdoğan siyaseti ve sisteminin tasfiyesi için göz önüne alınması gereken platformu olarak görmekteyiz. CHP kimi adaylarda aşırı Türk milliyetçisi adayları tercih etmektedir. Bir örnek verecek olursak Hatay adayı olan Lütfü Savaş, bir Türk milliyetçisi olarak siyaset sahnesine girmiştir ve oradan CHP saflarına transfer olmuştur. Lütfü Savaş CHP içindeki kimi politikacılara karşı aşırı bir tarzda karalamaya yönelmiş ve onlara “Bunlar Esad yönetiminin saflarında savaşan Mukaveme Suriyyi komutanı Mihrac Ural’ın adamlarıdır” diyerek adımı da kirli siyasetine bulamaya çalışmıştır. Buradan baktığımızda bu ülkücü aşağılık kişinin yıllarca Hatay’da ne türden pislikler yaptığının ve ülkücü girişimler içinde olduğunun farkındayız. Bunları yakından takip etmekte olduğumuz da açıktır. Buna rağmen DEM + CHP ortak anlayışıyla oluşturduğu adaylara Erdoğan siyaseti ve siyasal konumunu yerle bir etmek için destek verilebileceğini belirtiriz. Sonuç olarak bu seçim hayati önem taşıyan seçimlerden birisidir. Türkiye siyasal tarihinin önemli seçimlerinden biri olan bu seçimlerde bizleri devrimci direnişçi çizgide bekleyen görevler bulunmaktadır. Bizler bu görevleri yerine getirmek için bu temel kıstaslara dayanarak tavrımızı ortaya koyacağız. (5 Mart 2024)