Atak Logo

Atak Menü

NETANYAHU VE TRUMP’IN GAZZE PLANI (Mihrac Ural)

01 Ekim 2025, 15:57 | Yazar: Mihrac Ural | Kategori: Dünya
NETANYAHU VE TRUMP’IN GAZZE PLANI (Mihrac Ural)

 

Netanyahu ve Trump’ın Gazze üzerine geliştirdikleri barış planı, kötü bir barış planı olmanın çok ötesinde, bir tutsakın sırtına bindirilen hüküm gibidir. Bu hükmün imzasını da HAMAS’a attıracaklar. Böylece iki yıldır süren bu en zalim ve en kanlı savaş, hükmü belli bir metinle “barış” diye bağlanmak isteniyor. Bu kanlı savaşın hükümleri, İsrail’in istediği tarzda Filistinlilerin sırtına yıkılmak isteniyor. HAMAS tutumunu henüz açıklamadı; açıklarsa, Filistin davasının mezarına çivi çakmak gibi bir durumda olacaktır. Bu çiviyi çakmazsa, İsrail’in ölümüne girdiği bu savaşta nasıl bir sonuç alacağı hiç belli olmayacaktır. Buna rağmen HAMAS’ı çevreleyen Arap ülkeleri ve İslam âleminin baskıları altında bu çiviye çakacağı izlenimi var.

 

HAMAS sağlıklı bir yapı değildir; Filistin davasını ilkel dini araçlarla sürdürmektedir. Zayıf düşen Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve diğer örgütlerin etkin varlıkları gözükmemektedir. Filistin davasının bu etkin unsurları tarihin ağır baskıları altında eriyip gittiler. Bu durum, dini esas alan HAMAS gibi örgütlerin ön plana çıkmasına yol açtı. 7 Ekim 2023 eylemleri de bu dinci örgütlerin eylemleri olarak gündeme geldi. İnsan öldürmek bu örgütlerin yöntemi haline geldi. Demokratik-sosyal çevrelerin bu türden eylemlere başvurması düşünülemezdi. Sonuçta bu eylemleri bizler de destekledik, yandaşlık yaptık. Ancak elde edilen kayıplar kadar varlıklarımızı da heder ettik. İşte bunun sonucunda Netanyahu ve Trump’ın planları Filistin davasına dayatıldı. Bu plan, “ya ölürsünüz ya da kabul edersiniz” dayatmasıyla gelip çattı.

 

 

 

 

Filistinlilerin 7 Ekim 2023’te giriştikleri eylemlerin sonuçlarının ne kadar ölümcül olduğunu gördük. Başlangıçta destek verdiğimiz bu çabaların bölgemizde nasıl yıkıcı sonuçlar ürettiğini yaşadık. Bunlar arasında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın katledilişi, binlerce üst düzey kadronun katledilişi, İran’ın bölgeden koparılışı, Suriye’de yönetimin yıkılıp yerine acımasız bir terör eylemcisinin oturtulması gibi sonuçlar var; bu tablo bölgeyi öylesine sert sarsıcı bir yıkıma sürükledi ki on yıllar boyu sürecek mağduriyetlere yol açacaktır. Filistin davasını sonuna kadar desteklerken bu cehennemî sonuçlara katlandık. Buna rağmen Filistin davası haklı bir davaydı ve bunun için desteğimiz kalıcıydı.

 

İsrail’in de yaşama hakkı vardır; bu topluluk ağır bedeller ödeyerek bugüne kadar gelmiştir. Savaşla bir sonuca varılamayacağı açıktır; bunu İsrail öncelikle anlamalıdır. Ancak Filistin güçleri de, haklı oldukları toprak kavgasında ölümü ön planda tutarak savaştıkça sonuç alamadılar: Tersine, her savaşın ardından toprak kaybettiler; “Filistin” diye bir şey kalmadı denecek noktaya gelindi. Bugün önerilen “barış” çabasıyla son Filistin toprakları kurtarılabilir mi? Çok zor, hatta imkânsız görünmektedir. Bu satırların yazarı mücadele süresince her zaman Filistin’den yana tavır takınmıştır; ancak bugün “barış” adıyla dayatılan hüküm şartlarını kabul etmeyecektir. Kötü bir barış, savaştan daha iyidir; savaş oldukça ahlaksızdır ve sonuçları da çok kötüdür. İsrail ve Filistin barışmalıdır. Bu barış, Arap milletlerinin bazı kesimlerinde görülen ihanet, İslam âleminin gösterdiği tavırsızlık, kaypak tutumlar ve dünya milletlerinin barışa daha yakın olan tavrı göz önünde bulundurulduğunda, bizim de barıştan yana tavır almamız gerektiğini gösterir. Ancak uzatılan bazı hükümler barışı değil, zulmü dayatmaktadır. Bu hükümlerin imzacılarının biz olmadığını belirtmek gerekir; imza atacak olanlar Filistin davasının tabutuna çivi çakacaklardır. Açık olan budur.

 

 

 

 

Barış, bölgemizde savaşan tüm kesimlerin ortak bayrağı olmalıdır. Önemli olan kimin ne kazandığı değil; barış öncelikle yıkıma karşı insanî sığınaktır. 60.000’i aşkın ölüyle yaratılan dehşeti sonlandırmak için barış hayati önem taşır. Ancak “kötü barış” ile galibin mağluba dayattığı “hüküm” arasında fark vardır: Biz, savaştan daha iyi olduğu için kötü barışa sıcak bakabiliriz; ama galibin mağluba dayattığı, aşağılayıcı ve tasfiye edici hükümlere asla rıza göstermeyiz. Uzatılan hükümlere imza atılması, Filistin davasının tabutuna çivi çakacaktır; buna dikkat edilmelidir.

 

Barış metnini oluşturan 21 maddelik anlaşmada önemli olan birkaç maddeyi ele alırsak şunları görürüz:

 

“4. İsrail bu anlaşmayı kamuoyuna açıkladıktan sonraki 72 saat içinde tüm rehineler — hem canlı olanlar hem de cenazeler — iade edilecektir.”

 

“5. Rehinelerin iadesinin ardından İsrail, 250 ağır ceza almış mahkûmu ve 7 Ekim 2023’ten sonra tutuklanan yaklaşık 1.700 Gazze sakini tutukluyu serbest bırakacaktır. Ayrıca cenazelerin karşılıklı iadesine ilişkin özel düzenlemeler yapılacaktır.”

 

Savaşın ana amacı olan rehinelerin kurtarılması, bu anlaşmanın en önemli maddeleri arasında yer almaktadır. Karşılıklı olarak mübadele edilecek olan esirler kurtarılmış olacaktır. 72 saat içinde gerçekleştirilmesi beklenen rehinelerin iadesi, esir takasının tamamlanması hâlinde bu savaşın sona ermesi anlamına gelecektir.

 

“7. Anlaşmanın kabulü hâlinde Gazze’ye derhal insani yardım gönderilecektir. Yardımlar; gıda, su, elektrik, kanalizasyon, sağlık tesisleri, fırınların onarımı, enkaz temizliği için ekipman gibi temel alanları kapsayacaktır.”

 

“12. Hiç kimse Gazze’den zorla çıkarılmayacak. Ayrılmak isteyenler serbestçe ayrılabilecek, dönmek isteyenler serbestçe dönebilecektir. İnsanların kalması teşvik edilecek ve onlara daha iyi bir Gazze inşa etme fırsatı verilecektir.”

 

Gazze ağır sorunlarla yaşamını sürdürmektedir. Acil ilaç, su ve gıda yardımı beklenmektedir. Bu anlaşma onaylanınca yardım akınları başlayacaktır. En önemli nokta, hiç kimsenin Gazze’den zorla çıkarılamayacağının net biçimde belirtilmesidir; kalıp gitmeyecek olanların kararı özgür iradeleriyle alınacaktır. Böylece sözler tutulursa ve uygulama yalan-dolan olmadan gerçekleşirse bu maddeler olumlu olacaktır; aksi hâlde yalnızca hüküm gibi kalır.

 

21 maddelik anlaşmada en hassas ve önemli yerlerden biri, İsrail’in Gazze’yi işgal veya ilhak etmeyeceğine dair düşülen hükümüdür. 16. maddede bu hüküm şöyle ifade edilmektedir:

 

“16. İsrail Gazze’yi işgal etmeyecek veya ilhak etmeyecektir. Güvenlik kriterleri yerine getirildikçe İsrail ordusu kademeli olarak çekilecektir.”

Bu madde olumlu bir sinyal taşımaktadır; ancak ne zaman ve nasıl çekileceğine dair belirsizlikler soyut ifadelere dayanmaktadır.

Bölgemizde savaş yanlısı Erdoğan diktatörü ile onun kuklası olarak nitelendirdiğimiz Colani’nin varlığı sona ermek üzeredir. Bu ikili savaş öbeğinin yok olduğu bir ortamda biz de barışa kavuşmuş olacağız. Bunun için barışı getirecek güçlerle dayanışma içinde olmamız gereklidir. Bölgede barışa en duyarlı kesimler bir arada olmalıdır; Kürtler, Dürziler ve Aleviler omuz omuza verdikçe zalim diktatörler yıkılacak ve barış gelecektir.

 

 

 

Filistin halkı için olduğu kadar İsrail halkı için de geçerli olan barış, çapraz oyunlara muhatap olmadan sonuçlanmalıdır. Barış elbette Filistin devletinin kurulmasını da ilgisiz bırakmayacaktır. Barışın konusu bu olmasa da, gelecek mücadele açısından Filistin devletinin kurulma amaçları unutulmamalıdır. Filistin halkının kendi topraklarında kurması gereken devleti ikame etmelidir. Barış kötü de olsa savaş yerine tercih edilmelidir; fakat galibin mağluba dayattığı hükümlerle bir sonuca varılmaya çalışılırsa sonuç alınamayacağı gibi yaralar da derinleşecektir.

 

Aşağıda verdiğim 21 maddede barışı okumak yerine hükümlere bakılacaktır:

 

Bu hükümler gerçekten barış isteyenlerin kabul edeceği hükümler değildir. Barış, tarafların bir araya gelerek tartıştığı ve en azından kötü bir barışla organize ettiği zaman anlam kazanır. Oysa Netanyahu ve Trump bu planı dikte etmek üzere kaleme almışlardır. Kendilerini de rahatlatmak için HAMAS’ı yok etmeyi amaçlayan, dolayısıyla Filistin davasının tabutuna çivi sokacak arayışlarla bu plan hazırlanmıştır. Biz bu plana karşı çıkıyoruz. Bizler, İsraillilerle Filistinlilerin bu ortak coğrafyada barış içinde yaşamasını istiyoruz. Bunun için barışı karşılıklı müzakere yoluyla son hâline getirmeleri gerektiğine inanıyoruz. Filistin davasının tabutuna çivi çakmak isteyenleri ise tarih unutmayacaktır.

 

Önemli noktaları doğrulayan haber kaynakları: Al Jazeera (full text), Reuters, Financial Times, Roya News, Times of Israel kaynaklarından alınan bilgilerle 21 maddenin Türkçe çevirisini altta veriyorum.

Trump–Netanyahu Gazze planı:

1. Gazze, komşularına tehdit oluşturmayan, terörden arındırılmış bir bölge haline ugetirilecektir

2. Gazze halkının yararına, yeniden inşa ve kalkındırma programlarıyla bölge yeniden imar edilecektir.

3. Her iki taraf bu planı kabul ederse, savaş derhal sona erecektir. İsrail güçleri rehinelerin serbest bırakılmasına hazırlanmak üzere kararlaştırılmış hatlara çekilecek; bu süre boyunca tüm askeri operasyonlar durdurulacak ve cephe hatları sabit tutulacaktır.

4. İsrail bu anlaşmayı kamuoyuna açıkladıktan sonraki 72 saat içinde tüm rehineler — hem canlı olanlar hem de cenazeler — iade edilecektir.

5. Rehinelerin iadesinin ardından İsrail, 250 ağır ceza almış mahkûmu ve 7 Ekim 2023’ten sonra tutuklanan yaklaşık 1.700 Gazze sakini tutukluyu serbest bırakacaktır. Ayrıca cenazelerin karşılıklı iadesine ilişkin özel düzenlemeler yapılacaktır.

6. Tüm rehineler iade edildikten sonra, barışçı bir yaşamı kabul eden ve silahlarını teslim eden Hamas üyelerine af sağlanabilecektir. Bu kişiler için silahsızlanma ve yeniden entegrasyon programları uygulanacaktır.

7. Anlaşmanın kabulü hâlinde Gazze’ye derhal insani yardım gönderilecektir. Yardımlar; gıda, su, elektrik, kanalizasyon, sağlık tesisleri, fırınların onarımı, enkaz temizliği için ekipman gibi temel alanları kapsayacaktır.

8. Yardım girişleri ve dağıtımı Birleşmiş Milletler ve tarafsız kuruluşlar aracılığıyla yapılacak; Rafah sınır kapısı iki yönlü açılacaktır.

9. Geçiş döneminde Gazze, tarafsız teknokratlardan oluşan bir Filistin komitesi tarafından yönetilecektir. Bu komite kamu hizmetlerini ve belediye işlerini yürütecektir.

10. Gazze’nin yeniden inşası ve kalkındırılması için Trump’ın önderliğinde bir ekonomik kalkınma planı oluşturulacaktır. Ortadoğu’da gelişmiş şehirlerin ortaya çıkmasına katkı sağlamış uzmanlardan bir panel kurulacak ve uluslararası yatırımlar çekilerek Gazze’de iş, fırsat ve umut yaratılacaktır.

11. Katılımcı ülkelerle müzakere edilerek tercihli gümrük tarifeleri ve erişim hakları içeren özel bir ekonomik bölge kurulacaktır.

12. Hiç kimse Gazze’den zorla çıkarılmayacak. Ayrılmak isteyenler serbestçe ayrılabilecek, dönmek isteyenler serbestçe dönebilecektir. İnsanların kalması teşvik edilecek ve onlara daha iyi bir Gazze inşa etme fırsatı verilecektir.

13. Hamas ve diğer gruplar Gazze’nin yönetiminde hiçbir şekilde yer almayacaktır. Tüneller, silah üretim tesisleri ve diğer tüm askerî/saldırı altyapıları yok edilecek. Gazze’nin silahsızlandırılması bağımsız gözlemciler gözetiminde yürütülecek; silahların kalıcı olarak kullanılamaz hale getirilmesi, uluslararası fonla desteklenen “silah geri alım ve yeniden entegrasyon programı” ile sağlanacaktır.

14. Bölgesel ortaklar, Hamas ve diğer grupların yükümlülüklerini yerine getirmesini garanti edecek; “Yeni Gazze”nin komşularına veya kendi halkına tehdit oluşturmaması sağlanacaktır.

15. Uluslararası bir Stabilizasyon Gücü (ISF) kurulacak. Bu güç, İsrail ve Mısır ile birlikte çalışacak, yeni eğitilmiş Filistin polis güçlerini destekleyecek, sınır güvenliğini sağlayacak ve mühimmat girişini engelleyecektir.

16. İsrail Gazze’yi işgal etmeyecek veya ilhak etmeyecektir. Güvenlik kriterleri yerine getirildikçe İsrail ordusu kademeli olarak çekilecektir.

17. Hamas planı reddeder veya geciktirirse, planın bazı bölümleri (özellikle insani yardım operasyonları) İsrail ordusunun kontrol ettiği bölgelerde uygulanmaya başlanabilecektir.

18. İnançlar arası diyalog ve eğitim programları başlatılacak; hoşgörü ve birlikte yaşam kültürü güçlendirilecektir.

19. Filistin Yönetimi’nde reformlar hayata geçirildiğinde, Filistin’in kendi kaderini tayin etmesine yönelik güvenilir bir yol ve siyasi ufuk değerlendirilecektir.

20.Gazze’nin yeniden inşası ilerledikçe ve Filistin Yönetimi reformları uygulandıkça, Filistin halkının arzusu doğrultusunda bir Filistin Devleti oluşturulması için güvenilir bir yolun koşulları hazırlanacak.

21.ABD, barış içinde bir arada yaşama için siyasi bir ufuk üzerinde anlaşmak üzere İsrail ve Filistinliler arasında diyalog kuracaktır.

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!