MAHİR EL ŞARA SURİYE DERİN DEVLETİNİN BAŞI (Mihrac Ural)
Mahir el Şara, Colani’nin abisi. İlk elden bir doktordur. Rusya’da eğitim görmüş, oradan evli biri. Onu, bu terörist darbeciler Şam’ı ele geçirdikten sonra tanıdık. Önce Sağlık Bkanlığı’nın başına getirildi. Adam ciddi ciddi devlet yönetiminde yer aldı. Tecrübesizdi, tüm diğer yöneticiler gibi devlet tecrübesi yoktu. Türkiye hızla bu çevreleri devşirmeye başladı. MİT devreye girdi, yeni devletin oluşturulmasına katkıda bulunmak ve bu yeni devlet üzerinde egemenlik kurmak adına olaylara el atmış oldu. Mahir el Şara derhal geri plana çekildi. O gün bugün adını duyan yok, devletin neresinde ne yapıyor bilen yok. Mahir el Şara geri çekildi ama Suriye derin devletinin başına geçirildi. “Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri” oldu. “Başkan Ahmet el Şara”nın naibi, ona bir şey olursa yerine geçecek kişi olarak yerini aldı. O, sıradan bir bakan olmak yerine, sarayda, alınacak tüm kararların onaylayıcısı konumuna yükseldi.
Mahir el Şara, şu an Suriye denilen yıkıntının başında her türden olayın baş mimarı konumundadır. Bütün resmî dış ilişkiler, tüm ülkelerle olan en yakın temas, hepsinden önemlisi de ABD ve İsrail ilişkilerinin mimarı ve yürütücüsü olarak etkinliğini gösteriyor. Suriye Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri adlı görevinde, devlete ait tüm kurumların genel yönlendiricisi ve garantörü olarak yerini aldı. Artık Suriye’de olabilecek herhangi bir adım, herhangi bir ilişki bu Genel Sekreter’in izni olmadan alınamazdı.
Mahir el Şara, kardeşinin tecrübesizliğini yakından biliyor. İşleyeceği hataları da yakından takip ediyor. O, kardeşinin terörist imajını, İŞİD yanlısı kanaatlerini iyi biliyor. Bu çerçevenin uluslararası tepkilerini de yakından tanıyor. Bu nedenle, kontrolü elde tutmanın zorunlu olduğunu biliyor. Bundan dolayı da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olarak devletin genel gidişini dizginlemeye çalışıyor. Sadece kardeşi Ahmet Colani’nin değil, devlet denilen aygıtın tüm ileri gelen kadrolarını ve ikinci kuşak etkinliklerini dizginlemeye çalışıyor. Onların acil çözüm diye önerdikleri, üzerinde kitaplar yazdıkları azınlıkları tasfiye etme çabalarını biliyor. Bu işlerin öyle aceleye gelmeyeceğinin, bu konuda işlenen hataların dizginlenmesi için yapılması gereken şeylerin daha sonraya ertelenmesi için önlemler alıyor. Mahir el Şara’nın karısı Rus, dini ideolojileri gereği başını örtüp örtmediği de belli değil. Ama o, devletin bu rezillerin elleriyle yönetilemeyeceğini biliyor, bu nedenle uzun yıllar sürecek Genel Sekreterlik görevini üstleniyor. Devletin uluslararası faaliyetlerini öncelikle çözümlemeye çalışıyor. Bu ilişkilerin başında ABD – İsrail ve İngiltere ilişkilerini düzenlemeye çalışıyor.
Suriye yeni dönemde tüm silahlarını İngiltere’den karşılayacaktır. Bu konuda MI6 adlı istihbarat teşkilatının rolü büyüktür. Colani’nin eğitilmesinde olduğu kadar, iktidarı aldıklarında devletin güvenlik işlerinin tümünde İngilizlerin rolü bulunmaktadır. Mahir el Şara da bu işlerin sıkıca tutulması ve kaybedilmemesi üzerine misyon üstlenmektedir. Bu açıdan bakınca basit kalan bakanlık işlerini başkalarının üstlenmesi normaldir. Aynı tarzda, ABD ve İsrail ile ilişkiler hayati önem taşımaktadır. Arap dünyasının teslim olmuş devletleriyle uyumlu kalmak, ABD ile ilişkileri sarsılmadan koruyabilmek için devletin tüm kurumlarını yönlendirmek gereklidir. Mahir el Şara, bu düzenlemeyi MİT ve diğer Arap devletleri istihbarat teşkilatlarının isteği doğrultusunda devletin tüm kurumlarını yönlendirme göreviyle karşı karşıyadır. Kısa süre içinde İsrail’le varılan gizli anlaşmalar, açık görüşmeler ve İsrail’e ait tüm gizli bilgilerin aktarılması da Mahir’in becerileri arasında yer almaktadır. Bu konuda Colani şakşakçılarının Kohin dosyalarının kim tarafından İsrail’e teslim edildiğinin belli olmaması için yaptıkları şaklabanlıklar hâlâ hatırımızdadır. Bu bilgileri Kohin, 1962’de İsrail’e taşıdı. 6 Gün Savaşları’nda bu bilgiler açıkça kullanılmıştır. Bu istihbaratçının, Arjantin üzerinden “anayurdu Suriye’dir” diyerek gelmesi ve en üst düzeyde devlet erkanıyla tanışması gündemin önemli bir olayıydı. Ama sonu ve yaptıkları cezasız kalmamıştı. İsrail, Suriye’nin hassas askeri sırlarına ulaşmak üzere on yıllardır sarf ettiği çabalar ve ödediği karşılıklar sonucunda 2500 parça halinde, Kohin bütün dosyaları İsrail’e teslim etti. Bunların devlet algısı o kadardı; “ne olacak ki, altı üstü bir casus, O’na ait tüm bilgileri İsrail’e ve ailesine teslim etmekten bir şey çıkmaz” diyerek yapılan bu satış hiçbir karşılık olmadan gündeme gelmişti. Mahir el Şara, benzer şekildeki bu organizasyonun yapılandırıcısıdır. Ancak İsrail bununla yetinmez, Suriye’de olan en ufak askeri varlıklara kadar bomba yağdırmaya devam etmektedir.
İsrail daha tüm oyunlarını oynamadı. Yakında belirginleşecek siyasi organizasyonlarda tüm gücüyle rol alacak ve Suriye’nin parçalanmasını sağlayacaktır. İsrail, Suriye’yi bütünsel görmek istemiyor, tersine parçalı ve güçsüz kalmasını istiyor. Amaç haritadan silinmeye yüz tutmuş bir Suriye sonucuna varmaktır. Azınlıklara hak tanımayan Colani yönetimi, İsrail’le bölünen Suriye’yi kabul etmek durumunda olacaktır. İsrail’e karşı hiçbir çabası olmayan, topraklarını bile satmaktan utanmayan Colani, sonuçta Suriye’nin yok olmasına neden olacaktır. Bu konuda Mahir el Şara, hayati önemde roller üstlenerek bu satışın sakince gerçekleşmesi için elinden geleni yapmaktadır.
Mahir el Şara’yı destekleyen Suriye adlı TV kanalında Azmi Bşara adlı Filistinli biri, Suriye devletinin yeni yapılanmasını diğer gerici Araplara pazarlayan ve tanıtan roller oynamaktadır. Bu gerici şahsiyetler, Katar’dan aldıkları milyonlarca dolarla işlerini görmektedirler. Katar’ın, bu kalpazanlıkların tümünde rolü bulunmaktadır. Aynı zamanda, düne kadar ‘Colani bir kalpazandır’ deyip duran Suriye baş müftüsü Usama Rifai’yi de dolarlara boğarak sürece kattılar. Böylece basın yoluyla olduğu kadar görevler konusunda da yetkili kılınan Mahir el Şara Suriye devletinin bir İsrail uydusu, bir ABD uşağı ve İngiliz finosu ve Katar ile Türkiye’nin bölgedeki jandarması haline getirilmiş oldu.
Mahir el Şara, ülkedeki tüm düzensiz güçleri bir çatı altına almak istiyor. Bunun için de kardeşinin HTŞ ilişkisinden uzaklaşması gerektiğini vurgulayıp duruyor. Bunun üzerine Savunma Bakanlığı’nın çağrısı gündeme geldi. Tüm yabancı ya da yerli silahlı güçlerin 10 gün içinde Savunma Bakanlığı’na iltihak etmeleri çağrısı biteli haftalar geçti. Teslim olanlar hariç en önemli olan yabancı güç Tanzim el Şam güçleri baskılara boyun eğmeyip iltihak sürecine karşı çıktı. Mahir el Şara bu güçlerin mutlaka merkezi güçlere iltihak etmeleri gerektiğini vurguladı. Aradaki sorun çözülmeden devam ediyor.
Bunun gibi onlarca terörist hücre silahını bırakmadan Suriye toprakları üzerinde varlık gösteriyor. Bunları toplamak ya da dağınık kalmaları hiçbir şeyi değiştirmiyor. Bunların akılları IŞID aklıdır. Bir tek çatı altına sokulsalar bile terör, insan katletmek, herkesi dinsizlikle suçlamak bağlı oldukları ana temadır. Bu değişmedikçe terör bunların ana işlevi olarak devam edecektir.
Suriye asla bu aşağılık eğilimleri sonuna kadar taşıyamayacaktır. Sahil bölgesinin silahlanması ve ayrı varlık olgusunu dayatması biraz zaman alsa da Alevilerin, Kürt ve Dürzi kardeşleriyle omuz omuza ayağa kalkışacağı günler yakındır. Bunu herkes görecektir, herkes destek olmaya gelip zafere kadar yürüyecektir.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
