Atak Logo

Atak Menü

FALYALI SUİKASTİ VE MAFYA DEVLETİ (Mehmet Güzel)

29 Ekim 2025, 13:51 | Yazar: Mehmet Güzel | Kategori: Dünya
FALYALI SUİKASTİ VE MAFYA DEVLETİ (Mehmet Güzel)

8 Şubat 2022 tarihinde Kıbrıs’ın kuzeyinde Halil Falyalı, bir suikast sonucu şoförüyle birlikte öldürüldü. 

 

Bu suikastla birlikte Halil Falyalı ismi kamuoyunun gündemine oturdu ve bu isim ile ilgili bilgiler ortaya dökülmeye başladı. Öncesinde ise geçen yıl, Sedat Peker’in ifşaatlarıyla birlikte bu isim gündeme gelmiş ve pis işler ortalığa saçılmıştı. 

 

Mafya varsa, çatışmaları da olacaktır. Bu, işin doğası gereği böyledir. Haksız kazancın ve pis işlerin peşinde koşanlar, çıkarları gereği birbirlerini boğazlayacaklardır. Bu karanlık dünyada dönen paraların devasa boyutu, çatışmaların acımasızlığına ve büyüklüğüne neden olmaktadır. 

 

Bu çatışmalar bizleri çok da ilgilendirmiyor. Kim kimi nasıl öldürürse öldürsün, taraflardan hiçbirine üzülecek değiliz elbette. Ama bizi ilgilendiren şey, bu soygun ve talan sisteminin kendisidir ve bu sistemin bizim sırtımızın üzerine kurulmuş olmasıdır. 

 

SERMAYENİN DEVASA BATAKLIĞI 

 

Kapitalist sistemin, insanları sefalete sürükleyen yapısal sömürü sistemi yetmiyormuş gibi bir de bu sistemin bataklık alanları vardır. O da, uyuşturucu, fuhuş, kumar, bahis gibi organizasyonlardır. Gayrı meşru uğraş alanları bununla sınırlı değildir. Bir de dünya çapında yapılan silah ticareti vardır ki bu da uyuşturucu ticareti  kadar önemli bir gelir kaynağıdır. Kaos ortamlarında ortaya çıkan otorite boşluklarından yararlanarak uluslararası hukuk kurallarını atlatıp çatışan taraflara gayrı resmi silahlar satarak elde edilen kanlı paralar birçok ülkenin resmi hasılatından bile daha büyük miktardadır. 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılması esnasında ortaya çıkan kaos ve otorite boşluğundan yararlanarak bazı Sovyet Cumhuriyetlerinin ordularından ele geçirilen askeri malzemeler mafya eliyle gayrı meşru yollarla dünya piyasasına sürülmüştü. Bu talan öyle bir boyut kazanmıştı ki, sadece hafif silahlar değil, zırhlı araçlar, tanklar, toplar bile kaçırılarak haraç mezat satılmıştı. O dönemin fırsatçı Mafya liderleri “oligark” olarak dünya piyasasına adım atmışlardı. 

 

2011’de Libya’nın Emperyalist muktedirler tarafından parçalanması sonrasında benzer bir duruma orada da tanık olduk. Bu sefer Libya’nın hafif, orta ve hatta ağır silahları gemilerle Türkiye’nin İskenderun limanına, oradan da Suriye’yi parçalamak amacıyla cihatçı terör örgütlerine taşındı. Bu organizasyonlarda muazzam kazançlar elde edildi. 

 

Gayrı meşru organizasyonların bir başka boyutu da, ambargoya maruz olan ülkelerin ambargoyu delen uluslararası ticaretlerinde ortaya çıkan ekonomik faaliyetlerdir. Bölgemiz Ortadoğu’da İran’a yönelik olarak ABD ve işbirlikçileri tarafından uygulanan ambargoya karşı yapılan ticari hamleler ve bunun sonucu elde edilen gelirin bu ülkeye aktarılması sırasında birçok kazanç fırsatları ortaya çıkmaktadır. Altın kaçakçılığı şeklinde tezahür eden, Reza Zarrab ve ortaklarının Erdoğan başta olmak üzere Türkiye’de devletin bütün yönetim kademesindeki bakanlarını rüşvet çarkı ile teslim alan organizasyonlar, böylesi uluslararası boyutta bir mafya ilişkisi idi. 

 

Sadece uyuşturucu ticaretinin yıllık cirosu 1.3 trilyon Dolar olduğu ifade ediliyor.(¹) Gayrı meşru piyasasının sadece bu kalemi bile ortalama büyüklükteki birkaç ülkenin yıllık bütçesinden daha büyüktür ve 84 milyon nüfuslu Türkiye’nin yıllık bütçesinin ise yaklaşık olarak bir buçuk katıdır. 

 

Silah kaçakçılığında dönen paraların boyutu da bir o kadardır. 

 

Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı kalemlerine bir de kumar, bahis, altın, insan kaçakçılığı, vb. kalemlerinde dönen paraların miktarlarını eklediğimizde muazzam bir kara para deryası ortaya çıkıyor. 

 

Kara paranın bu devasa boyutu çok büyük organizasyonları gerekli kılıyor. Bunlar da devletlerdir. Bütün devletler bu devasa kara para pastasından kendilerine pay kapmaya çalışıyor. 

 

Uyuşturucu başta olmak üzere bu gayrı meşru işlerin organizasyonları ağırlıklı olarak deniz yoluyla yapılır. Kara ve hava yoluyla da yapılmaktadır, ama en rahat olarak deniz yoluyla yapılmasıdır. Bunun için de güzergahlar üzerinde yer alan ülkelerdeki limanlarda antrepolar, bağlantı ofisleri, marinalar gerekiyor. Bunun yanı sıra deniz ve kara taşıma filoları gerekiyor. 

 

Özellikle uyuşturucu trafiği Latin Amerika ülkelerinden Akdeniz’e, buradan da bir koldan Avrupa ülkelerine, diğer koldan da Körfez’in Arap ülkelerine doğru bir güzergah izliyor. Bu güzergahı takip eden, uyuşturucunun en pahalı cinsi olan kokain ve eroin türüdür. 

 

Bir de Kafkasya ve Ortadoğu ülkelerinden gelen daha ucuz türdeki esrar gibi uyuşturucunun güzergahının bir kolu yine Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılmaktadır. 

 

Jeo-stratejik olarak Türkiye, her iki yönden uyuşturucu ticaretinin tam merkezinde yer almaktadır. 

 

Devlet otoritesinin imkanlarına ulaşan kişilerin ilk olarak Denizcilik ve Lojistik iş kollarına sevdalanmalarının altında yatan nedenleri biraz olsun deştiğiniz zaman işin ucunun buraya çıktığını göreceksiniz. 

 

Erdoğan’ın iktidar imkanlarını ele geçirir geçirmez oğulları eliyle deniz taşımacılığına başlaması ve oğullarına gemiler alması boşuna değildir. Kendisi bir devlet memuru, karısı da bir öğretmen olan Binali Yıldırım’ın da iktidar olanaklarına kavuşur kavuşmaz oğlu Erkan Yıldırım’a bir deniz taşıma filosu kurdurmasının doğrudan doğruya bu uyuşturucu trafiğiyle bağlantısının olmadığını düşünmek çok saflık olur. 

 

d623da09ec3fc095dbfd3705a2369c97299735904723995260

 

DEVLETİN BÜTÜN YÖNETİCİLERİ SUÇ ÇETESİNİN İÇİNDE 

 

Uluslararası uyuşturucu trafiğinin Latin Amerika’dan Akdeniz’e doğru olan rotasını göz önüne aldığımızda Erkam Yıldırım’ın 2 Haziran 2021’de Venezüella’ya yaptığı ve bir türlü açıklama getiremediği ziyaretini hatırlayalım. O ziyaretinde Erkam Yıldırım’ın, Venezüella’daki limanlarda irtibat ofisleri kurduğu ve antrepolar kiraladığı yönünde haberler yayınlanmıştı.(²) Ve ardından Erdoğan’ın 17 Ekim 2021 tarihinde Batı Afrika’nın Latin Amerika cephesine bakan Angola, Togo ve Nijerya’ya yaptığı ziyaret ile birlikte değerlendirelim.  Sistemin şu şekilde işlediği anlaşılıyor: Kolombiya’dan alınan uyuşturucu Venezüella limanlarında gemilere yüklenerek yola çıkartılıyor, oradan Afrika ülkelerinden bazı limanlara gelip uyuşturucu yüklü konteynırlar indiriliyor. Bu konteynırlar başka gemilere yüklenerek tekrar yola çıkartılıyor. Böylece uyuşturucunun izi kaybedilerek takibi zorlaştırılmaya çalışılıyor. Libya veya Kıbrıs’a getirilen uyuşturucular daha küçük gemiler veya yatlar ile Türkiye’ye sokuluyor. Türkiye’de devreye Süleyman Soylu’nun sorumluluğundaki Suç (İç) İşleri Bakanlığı ve bu bakanlığa bağlı olan Jandarma Genel Komutanlığı devreye girerek (³) uyuşturucunun Avrupa’ya ve Körfez’in petrol zengini Arap ülkelerine ulaştırılması sağlanıyor. 

 

e2f2qzpxiagnu5i5000805286545870033Eski Başbakan Binali Yıldırım ve oğlu Erkam Yıldırım

 

Bu organizasyonlarda Türkiye devlet otoritesi bütün ağırlığıyla ve bütün yetkilileriyle birlikte yer alıyor. Polis memurlarından sorumlu müdürlere, sınır korumadan sorumlu alt düzeydeki subaylardan yüksek rütbeli subaylara, Sahil Güvenlik teşkilatından, limanlar ve gümrük sorumlularına, iş insanı görünümlü kişilerden Bakanlara, Avrupa’da görevli kimi büyükelçiler dahil olmak üzere devletin bütün kademeleri bu işin içerisinde yer alıyor. Bu organizasyonda adı geçmekte olan isimleri şöyle yan yana sıralamak bile işin vahametini ve boyutunu göstermeye yeter: 

 

Erkan Yıldırım (eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu, dev bir gemi filosu var, uyuşturucu trafiğinin yeni rotasını belirlemek üzere çalıştığı ve filosu sayesinde uyuşturucunun bu sevkiyat işini yaptığı iddia ediliyor. Hollanda’da 2021’de 17 milyar Dolarlık yatırım yapmış)(⁴) 

 

Mehmet Ağar (1990’lardan bu yana derin devletin etkin sorumlularından birisi, Tansu Çiller’in Başbakanlık yaptığı dönemde Çiller’in de ortak edildiği bu organizasyonun sorumlusu, derin devletin kirli faaliyetlerinden mahkumiyeti var, şimdi de Erdoğan’ın patronluğu altında görev üstlenmeye devam ediyor, Kıbrıs’tan Bodrum’a yatlarla getirilen uyuşturucunun Türkiye’ye girişini organize ettiği iddia ediliyor.)(⁴) 

 

erdosoylu266442898183080051

Erdoğan ve eski İç(Suç)işleri Bakanı Süleyman Soylu

 

Süleyman Soylu (Sedat Peker’in ifşaatlarıyla suçları ayyuka çıkmış, her suçun ve suçlunun altından adı çıkan devletin “Suç İşleri Bakanı)(⁴) 

 

Cavit Çağlar (eski Devlet Bakanı, uyuşturucunun Latin Amerika’dan Akdeniz’e uzanan rotasında sorumluluk sahibi)(⁴) 

 

Egemen Bağış (Erdoğan’ın 17-24 Aralık yolsuzluk operasyonundan suç ortağı olan dört Bakan’dan biri, eskiden Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Avrupa Birliği Baş müzakerecisi idi, şimdi Prag Büyükelçisi, uyuşturucunun Avrupa’ya dağıtılmasında sorumluluk sahibi olduğu iddia ediliyor)(⁴) 

 

Yıldırım Demirören (Erdoğan’ın emanetçisi, her türlü yasadışı faaliyetlerden elde edilen kara paraların kasası)(⁴) 

 

Arif Çetin (Jandarma Genel Komutanı, uyuşturucunun Türkiye’ye sokulmasında ve taşınması organizasyonunda sorumluluğu olduğu iddia ediliyor)(⁴) 

 

Gökhan Nuri Bozkır (Eski Özel Harekat subayı, gayrı meşru silah kaçakçılığında sorumluluğu ve geniş kozmik bilgilere sahip olan işi bitmiş ve susturulmaya çalışılan eleman)(⁴) 

 

Korkmaz Karaca ve Aliye Uzun (Erdoğan adına ihtiyaç duyulan siyasetçi, bürokrat veya iş insanlarına “seksüel danışmanlık” hizmeti sunan ve bu yolla şantaj kasetleri oluşturup Erdoğan’a veren “resmi devlet p**evenkleri)(⁴)  

 

Bu yıl Almanya’da AKP milletvekili Metin Külünk hakkında “Almanyalı Osmanlılar örgütünü kurmak, suikast timi oluşturmak ve uyuşturucu ticareti yapmak” suçlarından yargılama davası açıldı. (Tele1 televizyonu 19 Şubat 2022) 

 

Devletin bütün sorumlu organlarının içinde olduğu bir organizasyonda bütün yetkileri elinde toplamış olan ve geçmişte “17-24 Aralık operasyonunda” Bakanlarıyla birlikte suç üstü yakalanmış olan Erdoğan’ın olmaması düşünülemez. Ulusal ve uluslararası bu dev suç organizasyonunun tepe noktasında Erdoğan bulunmaktadır. 

 

Devletin bütün kurumlarıyla birlikte bu kirli ilişkilerin içinde bu kadar aleni bir şekilde yer almış olmasının uluslararası hukukta bir karşılığı vardır. 21 Ekim 2021 tarihinde OECD’ye bağlı olan “Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için Türkiye’nin daha sıkı izlenmesini gerektiren gri listeye alındığını duyurdu.”(⁵) Adamlar kibarlar, doğrudan doğruya “her pis işin altından siz çıkıyorsunuz” dememiş, “eksikleriniz var” demişler! 

 

KIBRIS DÜNYANIN KÖR NOKTASIDIR 

 

Yasadışı ve gayri meşru yollarla elde edilen muazzam miktardaki paraların bir şekilde aklanması gerekir. 

 

Kıbrıs bu konuda en elverişli yerdir. Çünkü Türkiye’nin işgali ve hakimiyeti altındadır.  Ve Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmamaktadır. 

 

Bu konumuyla Kıbrıs’ın işgal altındaki Kuzey kesimi Türkiye’nin rahatlıkla at koşturduğu ama uluslararası toplumun hukuksal olarak elinin uzanamadığı bir yerdir. 

 

Kuzey Kıbrıs’ın güvenlik ve siyasi yönetimi dahil her şeyi Türkiye’nin hakimiyetindedir. 

 

Dünyanın kör noktasında bulunan Kuzey Kıbrıs, devasa boyuttaki kara ve kanlı paranın aklanma merkezine dönüştürülmüştür. 

 

Türkiye’de kumar 1998’den itibaren yasaklandı. Buradaki kumar sektörü bir bütün olarak Kuzey Kıbrıs’a taşındı. Türkiye’de yasa dışı ama Kuzey Kıbrıs’ta yasal olan casinolarda her gün milyonlarca Dolar, “kumar kazancı” görüntüsü altında aklanıp yasal yollarla banka hesaplarına aktarılıyor. 

 

Türkiye’de yasa dışı olup da Kuzey Kıbrıs’ta yasal olan başka bir iş, sanal bahislerdir. Bu bahislerin sanal ve online olması nedeniyle yasadışı olduğu halde Türkiye’den çok yaygın olarak oynanabilmektedir. Kumar ve bahis işlerinin yıllık cirosu 100 milyar Doların üzerindedir. (⁶) 

 

Yani yılda yaklaşık olarak 100 milyar Dolar civarında para kumar ve bahis yoluyla aklanarak resmi dolaşıma sokuluyor. 

 

Ama bu yol, kara paranın tümünün aklanmasına yetmiyor. Bu yüzden Kuzey Kıbrıs’ta  “Off shore bankacılık” ve tabela bankacılığı yaygınlık kazandırıldı.  

 

Bunun yanı sıra Kuzey Kıbrıs’ta 2021 Ağustos ayında çıkartılan kanun hükmünde kararname ile “paranın kaynağına bakılmaksızın” %2.5 komisyon karşılığında paranın aklanması koşulları sağlanmıştır.(⁷) 

 

Bütün bunların yanında Kuzey Kıbrıs’ta otelcilik, turizm yatırımları, emlak alım satımı adı altında kara para aklama işleri yürütülmektedir. 

 

YER ÜSTÜNDEKİ DEVLET YER ALTINA KÖK SALMIŞ 

 

Bu karanlık işlemlerin tümü Türkiye Devleti’nin bilgisi, kontrolü ve yönlendirmesi altında yapılmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin adadaki egemenliğinin doğal gereğidir. 

 

Devasa boyuttaki bu kirli ve kanlı para trafiğinin, her türlü şantaj ve çıkar çatışmalarının olduğu bataklıkta Halil Falyalı, Türkiye’nin ve Kıbrıs’ın egemenleri tarafından bu trafiğin başına getirilmiş bir emanetçidir. Bütün emanetçiler gibi hızla yükseltilmiştir. Ama bütün emanetçiler ve Mafya baronları bıçak sırtında yaşamak zorundadır. Çünkü bu alanda hukuk, kural, ahlak, güvence gibi değerler yoktur. Menfaat, güç ve zorbalık vardır. Ve en güçlü mafyalardan daha güçlü olan Türkiye gibi “Mafyalaşmış Devlet”ler vardır. 

 

SU TESTİSİ SU YOLUNDA KIRILIR 

 

Şu veya bu nedenle kullanım şartları ortadan kalkmış veya varlığı tehlike arz etmeye başlamış olan figürler tasfiye edilmeye mahkumdurlar. Bu dünyanın bütün figürleri bu kaçınılmaz son ile karşılaşacaklarını bildikleri için kendilerini güvence altına almak amacıyla, henüz yükseliş halinde iken belgeler, şantaj materyalleri, kanıtlar biriktirirler. Ancak bu önlemler onları kaçınılmaz sondan kurtarmaya yeterli olmaz, hatta çoğu zaman bu materyaller onların sonlarını hızlandıran bir etken bile olabiliyor. 

 

Gayrı meşru dünyanın hiçbir denklemi kalıcı değildir. Bu dünyanın taşları çok oynaktır ve her an figürler değişebilir. Yer altında var olan her şey, yer üstündeki dengelere göre şekil ve konum değiştirir. Dünün can ciğer ortakları bugünün düşmanları olabilir. Dünün on iki yıllık iktidar ortağı olan Gülen Cemaati bugünün baş düşmanı oldu. Öylesine ki, bu cemaatin elindeki bütün sermaye ve mal varlıklarına el konuldu, donlarına kadar soyuldu, işkenceye, mahkumiyetlere ve açlığa maruz bırakıldı. 

 

Dünün kullanışlı aparatı olan Sedat Peker çetesi ülke içinde ve dışında her alanda ve her pislikte kullanıldı ama şimdi tasfiye edilmeye mahkum hale getirildi. Elindeki kozmik bilgi ve belgeler onu bu tasfiyeden kurtarmaya yetmiyor. 

 

Dünün “muteber iş insanı” ve “önünde Bakanların yattığı” Reza Zarrab, bugünün düşmanı! 

 

Dünün verimli aparatı Gökhan Nuri Bozkır, bugün her an “kalp krizinden ölmeye mahkum” bir tutuklu düşman! 

 

Sezgin Baran Korkmaz geçmişte “mala çökme” alanında cılki çıkıncaya kadar kullanılmış iken bugün yok edilmeye çalışılan bir zararlı! 

 

Bu örnekler geriye doğru sayfalar dolusu çoğaltılabilir. 

 

Bu zincirin son halkası Halil Falyalı’dır. Su testisi su yolunda kırıldı! 

 

Onun yerine yeni bir testi konulmuştur.  Bu yeni testi belki de Halil Falyalı’nın fiziksel özellikleriyle benzeşen Erkan Yıldırım’dır!  Şimdiki gelişmeler yeni baronun o olduğunu gösteriyor. Ama başkaları da olabilir. Bunun hiçbir önemi yok. 

 

Önemli olan, bu kirli, kara ve kanlı dünyanın gerçek yüzünü görmektir. Ve o yer altı dünyasının yer üstündeki resmi devlet  uzantılarını esas sahipleriyle birlikte tanımaktır. 

 

Bu devlet her hücresine kadar karanlık, kirli ve kanlıdır. Kıbrıs dahil, el attığı, elinin uzandığı her yeri de kirletmektedir.  

 

(19 Şubat 2022)

 

 Kaynaklar: 

 

(¹)  Uyuşturucu ticaretinin yıllık cirosu: http://m.paralimani.com/uyusturucu-ticaretinin-cirosu-yillik-1-3-trilyon-dolar-haberi-59313 

 

Dünyanın yıllık ekonomik hacmi: 

https://www.google.com/amp/s/m.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2021/12/29/kuresel-gsyh-2022de-100-trilyon-dolar/amp

 

(²)Uyuşturucunun güzergahı: 

https://www.indyturk.com/node/363501/haber/kolombiyalı-prof-oscar-parra-türkiyeye-kokain-venezuela-ve-karayiplerden

 

(³) Uyuşturucu ile mücadele ödülü alan polis uyuşturucu ile yakalandı: 

https://www.google.com/amp/s/www.internethaber.com/amp/uyusturucuyla-mucadele-odulu-alan-polis-25-kilo-eroinle-yakalandi-bir-vukuati-daha-cikti-2216709h.htm

 

(⁴)Uyuşturucu ticaretinde bakanlar ve devlet yetkililerinin yer aldığına ilişkin kaynak: 

 

(⁵)Türkiye gri listede: 

https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-59001937.amp

 

(⁶)Kumar-bahis yıllık cirosu: 

https://www.haberturk.com/ekonomi/teknoloji/haber/760952-20-milyar-dolarlik-sanal-kumar

 

(⁷)Kıbrıs’ta kara para aklama kararnamesi: 

https://www.google.com/amp/s/www.yeniduzen.com/service/amp/kara-para-aklama-kararnamesi-gibi-143069h.htm

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!