ERDOĞAN VE NETANYAHU (Mihrac Ural)
Erdoğan ve Netanyahu birbirine karşı sert tutumlar takınıyorlar. Bu öylesine sert ki neredeyse savaşa katılacak ve birbirine top tüfekle hücum edecekler! Bu ikili, yeryüzünün en amansız siyasi şaklabanları olarak birbirlerine karşı sarf ettikleri sözleri bir araya dizsek akıl almaz şeylerle karşı karşıya kalabiliriz. Erdoğan, Netanyahu’ya karşı insanlık dışı silah kullanımından tutun Filistinlilerden 20 000 kişinin katili olarak tanımlamasıyla karşımıza çıkar. Bu doğrudur da. Gazze savaşı elim bir hadisedir. İnsan olanın aklına gelebilecek en ayrıntılı tasfiye ve kıyım hep bu sahada cereyan etti, hala da devam ediyor. Gazze’nin bu savaşta bina yapısının %70’i yıkılmıştır. Neredeyse tüm Gazze toprak olmuştur. Savaşın, kadınlara ve çocuklara yönelik olduğunu ayrıca biz hatırlatalım. Netanyahu’nun ısrarla söylediği şey, “Hamas’ı yok edeceğiz”. Ama savaş 75. gününü geçmesine karşın Hamas adına yok edilen bir hiçtir, ölenler; kadınlar, yaşlılar ve çocuklardır. Hamas, Filistin davasını kendi algılayış çerçevesinde İsrail ordusuna karşı başarılı bir süreçle sürdürmektedir ve savaş bugün dursa galip ilan edilecek taraf Hamas olacaktır. Hamas’ı süpürecek gücün İsrail’in elinde olmadığı, böylesi bir gücün asla olamayacağı da açıktır. Hamas ve diğer direnişçi güçler halkı temsil ettikçe İsrail ordusu her defasında yeniden yenilgiyle sonuçlanacak beyhude girişimler yapacaktır. İsrail Filistin halkına karşı savaşıyor, bu savaşta Filistin halkını yok edecek bir olanak yoktur, olmayacak da.
Erdoğan iki yüzlü bir siyasetçidir. Netanyahu’ya saldırdığı tüm söylemler, aynıyla kendisinin de hayata geçirdiği eylemlerdir. Erdoğan, Kürt halkına karşı mücadele ediyor. PKK Kürt realitesinin yarattığı bir değerdir. Bu örgüt, kuruluşundan itibaren kesintisizce Kürt halkı için şehitler sundu. Kürt halkının varlığı için savaştı, onun için büyüdü, gelişti ve Kürt halkını temsil etme hakkını kazandı. Bu halk da güvenini PKK’ya sunarak onu dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli siyasi ve askeri gücü olarak bu halka karşı savaşanlara karşı savaştı. Buradan yola çıkarak, Erdoğan’ın “PKK’yi süpüreceğiz” sözleri, Netanyahu’nun “Hamas’ı süpüreceğiz” söylemiyle aynılaştığını görüyoruz. Birbirine düşmanca saldırsalar da Erdoğan ile Netanyahu aynı sakat kalıbın elamanları olarak karşımıza çıkıyorlar.
Erdoğan, yılladır ısrarla bitip tükenmez açıklamalarıyla PKK’yı silip süpüreceği iddiasında bulundu. “Son fertleri ölene kadar peşlerinde kalacağız” diyerek de ardı arkası gelmeyen savaş dizini saldırı ve kıyım operasyonları sürdürüldü. Her defasında PKK yeniden sürecin hakimi olarak gözüktü, bu da çok normaldi. Çünkü PKK Kürt halkını temsil etmektedir ve o halk var oldukça da hiçbir güç, hiçbir etkinlik PKK’yi siyasal ve askeri ortamdan yok edemeyecektir.
Bazen koşulların gerektirmesi halinde savaşın sessizlik evreleri yaşanır. Bu taktikler değişik hallerin gerektirdiği taktiklerdir. Ya bir seçim ortamı ya da siyasi alandaki koşullar bu tür sessizliği gerektirebilir. Ama bu hiçbir zaman Kürt halkı var oldukça hiçbir biçimde son bulmayacak bir durumdur. Bu durumlarda iktidarlar malum yaygaralarını yaparlar. “Bittiler, yok oldular, artık bu bölgede asla var olamazlar, inlerine kadar gidip onları yok ettik” vb. sözlerle durumu izaha kalkışırlar. Ama bizler çok iyi biliyoruz ki Kürt halkı yok olmadıkça onun öncü güçleri de yok olmayacaktır. Dün, Türk Silahlı Kuvvetleri giriştikleri saldırıda 6 kayıp verdiler. Ardından 6 asker daha toplam 12 asker ölmüştür. Bu öylesine ağır bir kayıptı ki, iktidarın başından en alttaki birime, basın yayın alanından diğer sosyal oluşumlara kadar hep bir ağızdan şu geçeği gördüler; Kürt halkı var oldukça PKK var olmaya devam edecektir. Ara sıra sessizlik olsa da gerçek hep kendini gösterecektir. PKK, Kürt halkı adına bu savaşı yürütmeye muktedir tek güçtür.
İktidar, ortamı provoke etmek üzere 6 şehit için elinden gelen her söylemi dile getirmektedir. “6 şehit yürekleri kana boğdu”, “içimizi yakan haber”, “acı haber: 6 şehit oldu” vb. cümlelerle ortalığı karıştıran söylemler ardından Erdoğan’ın yaptığı “şehitlerimize karşılık intikam alındı, 12 terörist etkisiz hale getirildi” sözleriyle ölen Kürtlerin analarının göz yaşı döküşünü hiçe saymıştır. Tıpkı Netanyahu’nun katlettiği Filistinlileri insan olarak saymaması gibi! Bir de bu askerlerin Irak’ta öldükleri unutulmamalıdır. Adama sormazlar mı Irak’ta işiniz nedir? Komşu ülke toprakları üzerinde giriştiğiniz kıyım ve ölüm saldırılarını düşünmek gerekmez mi? Bu durumda da Erdoğan’ı, Netanyahu’ya benzetmek yerinde olmaz mı? O da kendi denetimi alanı dışında olan Gazze’ye ölüm sunması Erdoğan’ın Irak’ta yaptığı vicdansız savaş girişimlerine benzemiyor mu? Aynı, her ikisi de savaş suçlusudur ve birbirlerine karşı ağır sözler sarf etseler de, her ikisi aynı pislik içinde; biri Filistin direnme güçlerine karşı, diğeri ise Kürt halkının temsilcisi PKK’ya karşı haksız bir savaş vermekte ve her defasında yenilgiye uğradığını görmekteyiz. Erdoğan’ın, Kürt halkına karşı sürdürdüğü kanlı mücadele er ya da geç son bulacaktır. Bu son PKK’nın zaferiyle, Erdoğan ve diğer milliyetçi Türk hakim sınıflarının hezimetiyle sonuçlanacaktır.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
