DEVLETİN ALEVİSİ OLMAYACAĞIZ (Şükriye Ercan)
Serçeşme’nin suyuna çok el uzandı: kimi kılıçla, kimi kanunla, kimi de “kültür-sanat” diye paketlediği folklorla… İsimler değişti, yöntemler değişti; maksat hep aynı kaldı: Aleviliği özünden koparmak, devlete yedeklemek, meydanı protokol kürsüsüne çevirmek.
Biz o maksadı tanıyoruz. Ve bir kez daha söylüyoruz: Devletin Alevisi olmayacağız.
I. Kuşatma’nın Uzun Hikâyesi
Bizi en çok yoran şey, çıplak zor değil; “halkla ilişkiler” kılığında gelen kuşatma. Dün tekkeleri kapatan kararlar, bugün “müze” camlarına sıkıştırılan bir inanç, yarın da fonlarla biçim verilen bir “kültür projesi”… Hep aynı zincirin halkaları.
Alevilik ya “dine bağlanacak” ya “ulusal kimliğe sabitlenecek” ya da “barışçıl folklor” olarak vitrine konacak—bize dayatılan şablon bu. Oysa Yol’un özü daraltılamaz: eşitlik, rızalık, adalet, emek, kadın–erkek can yoldaşlığı, hakikate sadakat. Bunlar ne müzelenir, ne protokole sığar.
II. Protokol Aleviliği ve Devlete Yamanma
Bugün bir de “protokol Aleviliği” var:
• Makam odalarında “icazet” arayan, meydanı ise “etkinlik alanı”na çevirenler…
• Fonla güç, fotoğrafla meşruiyet devşirenler…
• Yolu yönetmelikle, erkânı basın bülteniyle açıklamaya kalkanlar…
Bu çizgi, sadece iktidarın diliyle konuşmuyor; iktidarın ihtiyaçlarına göre Aleviliğin sınırlarını yeniden çiziyor. Cem’i seyirliğe, lokmayı ikrama, semahı sahne düzenine çeviren tam da bu zihniyet.
Görkemli salonlarda edilen sözlerin, zorunlu din dersi gerçeğini; cemevlerinin ibadethane sayılmaması utancını; Diyanet tekeli altında süren eşitsizliği değiştirmediğini, değiştirmeye niyeti bile olmadığını biliyoruz.
III. Pirlik mi, Piar’lık mı?
Yol, pirlik makamını reklam ajansına, postu basın kürsüsüne dönüştürmeyi kabul etmez. Pir, protokolde ön sırayı değil, meydanda rızalığı arar. Yol ulu, post ağırdır; fotoğraf karesiyle değil, hakikat terazisiyle taşınır.
Eğer bir “pir” devletin diliyle konuşuyor, yönetenlerin ihtiyacına göre hüküm veriyor, ocaklar arasında rızalığı değil hiyerarşiyi büyütüyorsa; eğer meydanı sementi kuru bir “sivil toplum projesi”ne çeviriyorsa, biliniz ki orada Yol’un sesi kısmıştır.
Yol, pirin elinde yumuşar; devletin elinde sertleşir. Biz pirliğin yumuşatan, barıştıran, eşitleyen, hakikati koruyan kudretinden yanayız; “piar”lıkla Yol yönetilemez.
IV. Asimilasyonun Üç Maskesi
Asimilasyon bugün üç maskeyle dolaşıyor:
1. Dinsel çerçeve: Aleviliği bir başka mezhebin alt başlığına indirgeme. Erkanın dilini, müziğini, belleğini tek tipe zorlayarak çoğulluğu törpüleme.
2. Ulusal çerçeve: Aleviliği tek bir etnik kimliğin gölgesine hapsederek, Rêya Heq’ten Türkmen Aleviliğine, Tahtacı’dan Bektaşi’ye uzanan zenginliği tek “renk”e boyama.
3. Folklorik çerçeve: Aleviliği “barışçıl kültür” vitrini yapıp, hakkı ve adaleti törenden ibaret kılma. Semahı bir “gösteri”, lokmayı bir “ikram”, meydanı bir “etkinlik alanı” yapmak tam da budur.
Bizim sözümüz şu: Alevilik çoğulluktur; tek tipleştirilemez. İnce ayarı protokol değil, meydan/erkan yapar.
V. Yolun Ölçüsü: Rızalık, Eşitlik, Emek
Meseleyi berraklaştıralım:
• Rızalık yoksa, Yol yoktur. Kararlar tepeden iniyor, canın sesi duyulmuyorsa; o işin adı tören olabilir, Yol olmaz.
• Eşitlik yoksa, Yol yoktur. Kadın–erkek yan yanalık kağıt üstünde kalıyorsa; meydanda söz ve yetki erkekle sınırlanıyorsa, orada erkan sönmüştür.
• Emek yoksa, Yol yoktur. Lokmayı el emeğiyle büyütmeyen; dayanışmayı örgütlemeyen hiçbir yapı Yol’u temsil edemez.
VI. Ne Yapmalı? (Bir Yol Tutanağı)
Sadece eleştirmiyoruz; Yol’un özüne yakışan bir tutanak da öneriyoruz:
1. Meydanı geri al: Cem, salon değil toplumsal sözleşmedir. Yerel meclisler/akil canlar kurullarıyla rızalık mekanizmalarını kur ve işlet.
2. Rızalıkla seç–rızalıkla yönet: Kurumların yönetimi açık hesap verebilir olsun; devir-teslim ve denetim rızalıkla yapılsın.
3. Kadın öncü, gençlik söz sahibi: Kadın meclisleri ve gençlik meclisleri karar organı olsun; eşit temsiliyet lafta kalmasın.
4. Erkanın dilini çoğullaştır: Türkçe, Kurmanci, Kirmanckî/Zazakî, Arapça—nerede hangi dil yaşıyorsa, erkan onunla nefes alsın. Yol’un dili çoğuldur.
5. Müziği ve belleği koru: Deyiş–semah–nefes arşivleri, yerel usta-çırak okulları… Folklor değil bellek üret.
6. Diyanet tekeline “hayır”: İnanç alanı devlet tekeline bırakılamaz. Hukuk ve siyaset zemininde ısrarlı mücadele; cemevlerine tam ibadethane statüsü hedefi.
7. Zorunlu din dersine karşı ortak cephe: Tüm inançlarla eşit yurttaşlık temelinde, pedagojik ve hukuki mücadeleyi büyüt.
8. Fon bağımlılığını kes: Kaynak çeşitliliği, kooperatifçilik, lokma ve emek dayanışması… Maddi bağımsızlık olmadan inanç bağımsızlığı olmaz.
9. Ocaklar arası yatay ağ: Hiyerarşi yerine karşılıklı rızalık ve dayanışma. Postu “üst–alt” düzenine değil, hakikat meclisine yasla.
10. Ekoloji ve emek adaleti: Yol yalnızca geçmişe değil yarına da söz söyler. Doğayı, madenci talana karşı yaşamı; işçinin, yoksulun hakkını savunmak erkanın bugünkü ölçüsüdür.
VII. Diasporada Yol: Tanınma Değil, Tahrif Edilmeden Tanınma
Diasporada kimi devletler Aleviliği “şöyle” ya da “böyle” tanımak isterken yapılan pazarlığı biliyoruz: “Tanın, ama bizim tanımımıza göre.”
Bizim ölçümüz açık: Tanınma, özün tahrifi pahasına olamaz. İnancın adını, erkanın dilini, meydanın çoğulluğunu, her canın rızalığını korumayan hiçbir statü Yol’la bağdaşmaz.
VIII. Sert Sözümüz, İnceliği Haklı Kılar
Biz kimseyi incitmek için değil; Yol’u incitmesinler diye konuşuyoruz. Alevi toplumunun farklı damarları, farklı hafızaları var; hepsi başımızın tacı. Fakat hiçbir damarın devlet eliyle “tek doğru” ilan edilmesine izin veremeyiz.
Kırıp dökmek, hakaret etmek bizim erkanımız değil. Sertliğimiz ilkeye, inceliğimiz Cana dairdir.
IX. Son Söz: Meydanı Protokole Bırakmayacağız
Mesele bir “anma programı” değil; Yol’un geleceği.
Biz meydanı protokole, lokmayı ikrama, semahı sahneye, pirliği piar’a bırakmayacağız.
Rızalıkla, eşitlikle, emekle; hukukun ve kamusal mücadelenin tüm yollarını kullanarak Aleviliği devlete yedekleyen her düzeni boşa çıkaracağız.
Devletin Alevisi olmayacağız.
Çünkü Yol devletin değil, Cem’in; iktidarın değil, rızalığın; vitrinlerin değil, hakikatin yoludur.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
