BUYURUN, ZEHİRLİ ŞEKER ALIR MISINIZ? (Mehmet Güzel)
ABD’nin himayesi ve organizasyonunda İsrail üç gündür İran’a saldırmaya devam ediyor. Herkesin malumudur ki, bu saldırılar bekleniyordu. Emperyalist zorbalık ve haydutluk dönemindeyiz. Zorba muktedirler dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda sopa ile dizayn etmeye çalışıyorlar. Tarihin tanık olduğu en vahşi yöntemler uygulanıyor. Dünyanın gözü önünde en vahşi soykırımlar uygulanıyor. İnsanlığın ulaşmış olduğu çağdaş uygarlık düzeyi tersyüz edilerek insanlığın bütün çağdaş değerlerine tecavüz ediliyor. Hukuk, uygarlık, insan hakları, demokrasi, özgürlük… Hepsini unutun! Emperyalizmin onursuz kölesi iseniz, ne olursanız olun siz çok iyisiniz, değilse siz ne olursanız olun hedeftesiniz! Bu kadar basit!
İnsanlığın bütün ortak değerleri; insan hakları, kadın özgürlüğü, ulusal haklar, inanç değerleri, etnik özgürlük, “Kendi Kaderini Tayin Hakkı”, farklı cinsel tercihler gibi kavram ve değerler emperyalizm tarafından gasp edilmiş ve kendi çıkarları için kullanılmaktadır. Hep yazıyorum, tekrar ediyorum: insanlığın ortak değerleri emperyalistler tarafından gasp edilerek insanlığın aleyhine kullanılmaktadır. Bunu da bazı at gözlüklü kişiler kolayca yutarak objektif olarak emperyalizmin hizmetkârı olabiliyor. On yıllar hatta yüz yıl öncesinin ezberleriyle hareket eden, analiz yeteneklerini ezberlerine bağlamış olan kişiler kendilerine “sosyalist kuram” görünümü altında sunulan bu zehirli şekeri kolayca yutabiliyorlar. Neymiş, “savaşan iki gericiden yana olmayacak, Molla rejiminin yıkılmasını savunacağız”! Tam da Siyonizm’in istediği gibi yani. ABD ve İsrail bu “molla rejimini” yıkmaya çalışmıyor mu? Bu aklı evvellerin aklına, “bu savaştan, İsrail ve ABD gibi dünyanın başına musallat olmuş ve kötülüklerin temel müsebbibi devletleri yıkmayı savunmak” gelmiyor. Saldırganlığı kınamaya bile cüret edemiyorlar, tanrılarını kızdırmaktan çekiniyorlar.
ABD ve İsrail’in İran’a yönelik saldırısı karşısında PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi – İran Kürt Hareketi) ve İran Komünist İşçi Partisi, birbirinin neredeyse kopyası olan açıklamalar yaparak bu çatışmada Siyonizm’in ve emperyalizmin saldırganlığını kınamaktan kaçınarak İran’da “Jin Jiyan Azadi” parolasıyla “Molla rejimin yıkılması için” halka çağrı yaptılar. Bu tutum tam olarak ABD ve İsrail’in istediği ve onlara hizmet eden bir tutumdur. Ama bu tutum ne bölge halklarına ne de özel olarak Kürt halkına hizmet ediyor. Sadece ve sadece Siyonizm’e ve emperyalizme hizmet ediyor. Çünkü bu şer güçlerinin bölgeyi dizayn etme hedeflerine bire bir uyumlu ve onların tahakkumlarını esas alan bir tavırdır.
Buna mukabil olarak İran’ın diğer Komünist Partisi olan İran Komünist Partisi (TUDEH) İsrail ve ABD saldırısını ikircimsiz olarak kınayarak, bu saldırıların İran halkının Demokrasi mücadelesine zarar vereceğini ve molla rejiminin gücünü pekiştirecek sonuçlara yol açacağını ifade ederek bu saldırılara karşı İran’ın direnişinden yana olduğu açıklamasını yaptı. TUDEH, “İsrail’in Orta Doğu’daki saldırganlığın bölgede felakete yol açacağını, İran’ı başka bir Suriye veya Irak’a dönüştürmek istediğini” ifade etti. TUDEH’in dahil olduğu ‘Demokratik Barış ve Eşitlik Cephesi’ de benzer bir açıklama ile İsrail’in saldırganlığını kınadı.
İki Komünist Partisi’nden birbirine zıt iki farklı tutumla karşı karşıyayız. PJAK ve onun kulvarındaki Komünist İşçi Partisi’nin bu tutumu çok şaşırtıcı değil, çünkü bölgedeki Kürt hareketleri, “özgürlük”, “reel politik”, “ulusal menfaat” adı altında kaderlerini emperyalist projelere bağlamış durumdadır. Irak’ta bunu yaptı ve sonuçta orada minik bir İsrail yaratıldı. Bu minik İsrail, Türkiye ve İsrail’in işbirlikçisi ve bölgedeki uydu yapılanması durumundadır. Ardından Suriye’de yine ABD ve İsrail’in işbirliği içerisinde kaderini bunlara bağlamış durumdadır. İran’daki Kürt hareketinden de daha farklı bir tutum beklenemezdi.
Peki bu tutum Kürt halkına özgürlük getirir mi? Eğer mevcut koşullarda İsrail halkı, Türkiye halkları, Irak halkları veya dünyanın ABD’ye bağımlı diğer halkları özgürlüğe kavuşmuşlarsa Kürt halkı özgürlüğüne kavuşabilecektir. Ama bunun böyle olmadığını bütün dünya biliyor. Irak işgali sonrası Irak halklarının akıbetleri, Libya’nın yıkılması sonucunda orada yaşananlar, Suriye’nin yıkılması sonrasında yaşanan katliamlar bu ülkelere ve halklarına getirilen “özgürlük” anıtlarıdır!
Bu nedenle emperyalizme ve Siyonizm’e bağımlı, bu güçlerin bölgesel veya küresel çıkarlarına hizmet edecek her tutum, halkların çıkarlarına aykırı ve halklara ihanet barındıran tutumdur. Böylesi tutumlar, sahiplerinin de çıkarlarını gözeten tutumlar değil, tersine o halkları emperyalizmin kölesi haline getiren tutumlardır.
Çıkarlarını emperyalizme ve Siyonizm’e bağlayan eski Sol görünümlü güçler, tutumlarını Sol sos ile pazarlamaya ve bu şekilde hem kendi kendilerini hem de kendi halkını ikna etmeye çalışıyorlar. Emperyalist ve Siyonistler ise bu tür insanlığın değerleri olan argümanlarla halklara zehirli şekerler sunmaya çalışıyorlar.
Yerseniz!
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
